İnsanın içindeki karanlık tarafı, farklı aynalarla ne güzel yansıtıyor, gösteriyor. Her aynanın bir tarafı cinnete bakıyor. Yaşamak ve bir şeylerin farkına varmak acı verici. Düşünmek ve hissetmek de. Kitap, kaçtığımız her düşünceyi duvar gibi koyuyor önümüze. Her duvar bir perdenin arkasında, perdeleri kaldırıyor gözümüzden. Kaçmaya çalışırken duvarlara tosladıkça canımız yanıyor, acıyı öğreniyoruz. Olduğumuz yerde durup içeriye doğru bir göz geliştirip bakana kadar devam ediyor bu. Herkes kendi içindekini kabul etsin yeter diyor yazar. Eyvallah diyoruz içimizdeki hayvanla beraber gürültüyle.
Her öykü hayatın içinde başlayıp başka geçitlerden fantastik bir dünyaya açılıyor. Sonları hiç de beklenildiği gibi olmuyor, hep hazırlıksız yakalanıyoruz. Kısacık öyküler bir türlü bitmeyen romanlara dönüşüyor zihnimizde. Hangi sonu düşünsek yakıştıramıyoruz, kapılar hep açık kalıyor.