Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

72 syf.
·
Puan vermedi
FRANZ KAFKA-CEZA SÖMÜRGESİ- Çev: İlknur Özdemir- Kırmızıkedi yayınları-syf.55 Ceza Sömürgesi uzun bir öykü ya da çok kısa bir roman. Bazen kısacık bir öykü öylesine sıkı dokunmuş, yoğun, derinliğine işlenmiş ve felsefi çağrışımlarla yüklüdür ki bu bağlamda çoğu romandan daha uzundur. Tersi de mümkündür, bazen upuzun bir roman öylesine yüzeysel bir anlatım ve salt vakaların dizilişinden oluşan, oldukça vasat bir anlatım ve özensiz bir sürü lafla doldurulmuştur ki o da bu anlamda bir öyküden daha kısadır ve çoğu kez bu tür eserleri hiç okumamış olmayı istersiniz. Sanırım bu ikisi arasındaki fark tam da yazarının ustalığı, dehası ve yeteneği ile ilgili bir durumdur. Ceza Sömürgesi, Kafka’nın 1.Dünya Savaşı yıllarında yazdığı bir öykü. Öykünün satır aralarına dünyanın o yıllarda tarifsiz acılar, türlü eziyetler ve kederler içinde çırpınışının sindiğini anlayıverirsiniz. Bu öyküde okur, Kafka romanlarında rastladığı ve içinden çıkmak için roman boyunca bocaladığı o bir türlü çözülmez, girift olayların içine düşmez. Bir öyküde bunu gerçekleştirmek de pek mümkün olmayabilir ancak yine de Kafkavari izlerin öyküye sindiğini görürüz. Yine nefes almadan kahramanların peşinden sürüklenirsiniz. Hatta Kafka metinlerinde okur, kahramanların peşinden sürüklemez de kahramanlardan biri oluverir. Kafka, insanların, sistemlerin temel çelişkilerini, sorunlarını öylesine derin ve isabetli bir dokunuşla buluverir ki okur istese de metnin dışında kalamaz. Çünkü metin bir anlatı olmaktan çıkar ve her birimizin temel sorunlarından, çıkmazlarından biri oluverir. Bu öyküde de yazar; suç-ceza, suç-suçlu, adalet, vicdan, bireysel ve toplumsal sorumluluklar, olağanüstü dönemlerde insanın karakterindeki trajik değişimler gibi kavramları işliyor. Soyut ve mekanik bir işleyişin adı olan sistem kavramının somut işleyişe dönüştüğünde insanın kişiliğinde ne tür kötücül, şeytani değişimler yarattığını da görüyoruz. İnsan olmaktan çıkarak sistemin duygusuz bir parçası olmanın ve hatta bireyin varlığını aşacak düzeyde sistemin kendisine dönüşmesinin izleri aranıyor öyküde. Yer herhangi bir ceza sömürgesidir. Bölge bir sömürge valisi tarafından yönetilmektedir. Yerli halk her yönden sömürülmenin, kullanılmanın, aşağılanmanın, cezanın, şiddetin zavallı, edilgen bir nesnesidir. Öyküde Gezgin, Subay, Mahkum ve Asker karakterleri yer alır. Ceza sömürgesinde mahkumlar hiçbir savunma hakları olmadan bir kişi tarafından mahkemesiz yargılanmakta ve mutlaka da ölüm cezasıyla cezalandırılmaktadırlar. Fakat öykünün temel izleği burada ortaya çıkıyor. Zira Subay karakteri mahkumları bir önceki komutanıyla beraber kendisinin geliştirdiği ‘tırmık’ denilen özel bir işkence aletiyle öldürmektedir. Kafka öykünün büyük bir bölümünü bu cezanın vahşice işlenişinin ayrıntılarına ayırmış. ‘’…Mahkum yatakta yatarken yatak harekete geçirildiğinde, tırmık onun bedeninin üzerine indirilir. Uçları adamın bedenine hafifçe değeceği şekilde kendini ayarlar, ayarlama tamamlanınca bu çelik bant hemen gerilip çubuk şeklini alır. Ve oyun başlar…Tırmık hep aynı şekilde çalışır gibi görünür. Sarsılarak sivri uçlarını insanın bedenine saplar, sarsılan yatak da adamın bedenini titretmektedir…’’ ..’’Gördüğünüz gibi tırmığın şekli insan bedenine uyumlu; şu tırmık belden yukarısı için, şu tırmıklar bacaklar için, kafa içinde şu küçük oyma kullanılıyor… … iki türlü iğne var, bunlar çeşitli şekillerde düzenlendi. Her uzun iğnenin yanında bir de kısa iğne bulunuyor. Uzun olan yazıyor, kısası da su fışkırtıyor, kanı silsin ve yazı hep okunaklı kalsın diye…’’ (17,18) İşkenceci Subay, Gezgin’e (bu arada Gezgin Ceza sömürgesine görevli olarak gönderilmiş ve bizzat bu ölüm şeklini incelemek ve rapor bildirmekle görevli biridir.) bir taraftan makinenin nasıl çalıştığını en ince detayına kadar anlatır, bir taraftan da mahkumu makineye bağlamış cezayı işletiyor ve kendisine seyrettirmek istiyordur. Gezgin bu sahneyi izlemek istememektedir, aslında ve durumdan çok rahatsızdır ama herhangi bir engellemede bulunmaz. Subay, anlatırken bir işkence ve ölüm makinesini değil de insanlığın yararına icat edilmiş bir aracı tanıtıyor gibi hastalıklı bir gurur, övünç içindedir. Aklı, vicdanı ve ruhuyla sistemlerin oyuncağı, aracı olmuş bir kişiliğin yaptığı işe duyduğu sarsılmaz inancı Subay’ın şahsında canlandırıyor, yazar. Fakat Subay, bir taraftan da yeni komutanın bu aleti onaylamadığını, kaldırmak istediğini ama kendisinin direndiğini de anlatır. Hatta Gezgin’e bu iş için hakem tutulduğunu bildiğini, mutlaka kendisini desteklemesi gerektiğini de bildirir. Gezgin, ona bu konuda yardımcı olamayacağını ve onu onaylamadığını bildirir. Bu aşamada şaşırtıcı bir şey olur ve Subay, acılar içindeki mahkumu makineden indirerek kendisini onun yerine bağlar ve makineyi çalıştırır ve tabi sonuçta da kendi icat ettiği işkence aletinde ölür. Baskıcı, faşizan sistemlerde bireyin özünde olmadığını, insanın araçsallaştığını, sistemin sürdürülmesi için basit bir detaya, araca dönüştüğünü anlatıyor yazar. Bir taraftan da baskı görenlerin bu baskı mekanizması altında insani özelliklerini yitirdiklerini, insanlık onurlarını koruyamadıklarını; aslında sistem denilen mekanizmanın hem kurucusunu hem de kurbanını ruhen işlemez hale getirdiğini, iki tarafı da insanlığından uzaklaştırdığını da ima etmektedir. Bu tema Kafka’nın klasik temasıdır. Sistem içindeki insanın hem sistemin zavallı bir mağduru hem de sistemin sürdürülmesini sağlayan düşüncesiz, aşağılık bir sistem kurucu olduğunu anlatır durur Kafka. Akılsızca karmaşıktır bu sistem. Özünde çok basit olan bir işleyiş bilinçli olarak karmaşıklaştırılmış ve insanı o karmaşanın hem bir parçası hem de içinden çıkamaz kurbanı yapmıştır. Kafka sevenlere önerilir…
Ceza Sömürgesi
Ceza SömürgesiFranz Kafka · Remzi Kitabevi · 20188,5bin okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.