Gönderi

. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara'da bir çok locaları vardır. Mustafa Kemal Paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler, ikincisi de masonlardı. Bir gün eski Adliye Vekili (Adalet Bakanı) Mahmut Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat (bölümleri), teşkilat (kuruluş) ve ahvalını (durumlarını bildirir bir kitap verdi. Bunu güzelce mutalaa et, (etraflica incele) bir takrirle (sunumla) Halk Partisi Gurup Baskanlığına ver, Gurupta bunlara şiddetli bir hucum yap ve Gurupça kapanmasına delalet et (kapanmasını sağla). Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır dedi. Gurup günü Mahmut Esat Bozkurt Riyaset (başkanlık) makamına bir takrir verdi (teklif verdi) ve takririn (teklifin) okunmasını reisden (başkandan) rica etti. Katip takriri okudu. Gurup dinledi. Hulasası (Özeti) şöyle idi. Bizim eba an ced (soy sopumuz, babamızdan ve ceddimizden gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonluk da kökü dışarıda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da Gurup kararile kapatalim. Ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclisteki masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya'yı görseydiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatib Mahmut Esat beye laf yetiştirebilir mi idi. Şükrü Kaya masonluğun bugun bir hayır müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman grubun hemen butun azası yüzüne haykırdılar. Hayır eserleri nedir, birisini gösterebilir misin? Yalan söylüyorsun in aşağı dediler. Mahmut Esat ise masonluk kökü dışarıda, gizli, memlekete millet için muzır (zarar veren yaramaz) bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reisleri (genel başkanları) yani meşrikı azaları Yahudi bulunduğunu, birçok vesaik (belgelerle) ispat etti. Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Katibi Umumi (Genel sekreter) Recep Peker'e iltica etmek (sığınmakta) buldular. Ve salonda oturan Recep Peker'in etrafını alarak yalvarmaya başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş her taraftan kapatalım sesleri yükseliyordu. O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek arkadaşlar, çok muhim bir işin üstündeyiz, musaade buyurun, bu işi bir defa da devlet reisine (Devlet Başkanına (Atatürk'e)) götürelim, onun da reyini (düşüncesini) alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim dedi. Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu (onurlu bir şekilde uygun görüldü) ve mesele gelecek haftaya kaldı. Bir hafta sonra olsun, biz herhalde bütün locaları kapatırız dediler. Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi. Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye'de masonluk kalmamıştır ve bütün locaları kapanmıştır dedi. Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve kahrolsun Yahudi uşakları sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Gurup dağıldıktan sonra Doktor Mim Kemal'i öne katarak Meclis'teki masonlar toplu olarak Reisicumhur'a gitmişlerdi. Mim Kemal, Reisicumhur'a hitaben, efendim biz zaten maiyeti devletinizdeyiz, fakat siz meşrıkı azamınız (Masonların en buyuk başkanı) olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız demiş. Reisicumhur "Peki bir şey soracağım bana cevap veriniz de sonra. Siz Avrupa'dan hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun (kendisine uyduğunuz reisinizin) ismi nedir? Biz Cenova'ya tabiiz ve reisimiz de Barca Mişon cenablarıdır demişler. Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben "haydi defolun buradan cehennem olun gidin, Yahudi uşakları, benim milletim bana kahraman sıfatını verdi. Ben sizin gibi bir cıfıt (karaktersiz) yahudiye uşak mi olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye'deki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim (meydana getireceğim) divani Harbi Örfi (sıkıyonetim mahkemesine) hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan, diyerek onları koğmus, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İstanbul, Izmir, Adana'ya bildirdiler ve sabah olmadan hepsinin kapanma kararlarını getirip henüz sofrasından kalkmayan Reisicumhur'a verdiler ve derin bir nefes aldılar. Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa bu suretle bütün Mason localarını kapattı. İsmet Paşa'nın Reisicumhurluğu sırasında kanunu mahsusla (özel bir kanunla) localar kapanmadı diye masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar. Ve 1952'de ise Atatürkçü geçiren ve onunla iftihar eden Celal Bayar da Ahmet Gürkan'ın teklif ettiği ve masonların localarını kapatmak istediği kanun teklifini red ederek bu suretle localarını kanunla pekiştirdi. Tabii bu ameliyeyi (işi) Meclis yaptı, fakat hu müzakerenin (görüşmelerin devam ettigi üç celse (oturum) zarfında Celal Bayar Reisicumhur locasına gelerek kanunun müzakerelerini sonuna kadar takib etmiştir. Ve bu iş için nufuzunu, tamamiyle istimal etmiştir. Binaenaleyh Atatürk'ün bütün celadetile (cesaretiyle) yaptırdığı mason localarını Celal Bayar (nüfusunu imal ederek (gücünü kullanarak) ve samimi arkadaşlarını teşvvik ederek Ahmet Gürkan'ın teklifini reddettirmiş ve masonların localarını pekiştirmiştir. Bundan büyük bir mana çıkıyor. Celal Bayar, Ataturk'ün teveccehünü (yakınlığını ve sevgisini) Millet Meclisi'nin kendisne tevdi ettiği (verdigi, teslim ettiği) Reisicumhurluk payesinden (rütbesinden) üstün tuttuğunu gerek Amerika'daki seyahatinde ve gerekse Pakistan seyahatinde bütün dünya efkârı umumiyesi (kamuoyu) karşısında beyan etmiş ve bu suretle Atatürk'e karşı büyük sadakatini izhar etmiştir (açıkça göstermiştir). Fakat Atatürk'ün kapattığı mason localarını da idame ettirmiş (devam ettirmiş) ve kanunla pekiştirmiştir. Bu nasıl bağlılık ve nasıl sadakattır? Buna benim kariyerim (okurlarım) hakem olsunlar. Mason dedim de bunların bugünkü ahval ve vaziyet (durum ve konum) karşısında komunistlere nisbetle zararları bindebir nisbetindedir. Bu memlekete ve bu milletimize en büyük tehlikekeyi şimdi komünistlerin gizli ve aşikar (açık) faaliyetinde aranmalıdır. .
Sayfa 78 - HTS YayıncılıkKitabı okudu
··
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.