Gönderi

harem
Günümüzde “Harem” denince, hemen Topkapı Sarayındaki Harem dairesi akla gelmektedir. Gerçekten, sade bir vatandaşa bu konuda bir şey sorduğunuzda alacağınız cevap, buranın, Pâdişah’ın evi ve eğlence yeri olduğu şeklinde olacaktır. İşin iç yüzünü bilmeyen bu sade vatandaş haklı gibi görünmektedir. Zira Topkapı Sarayı Harem dairesini gezdiren bir kısım turist rehberleri de, buranın bir eğlence yeri, duvarlardaki bazı yazıların aşk şiirleri olduğunu anlatmaktan adeta tatlı bir haz duyarlar. Osmanlılarda Hareme girmeleri yasak olan bazı Batılı yazarlar konu ile ilgili hayalî eserler yazdılar. Bu eserleri yazarken de daha ziyade kendi krallarının yaşantılarını göz önüne alarak ona göre yazıyorlardı. Deyim yerinde ise bu eserler, Osmanlı’yı tanımayan, onun tarihini bilmeyen, dilinden (Osmanlıca) habersiz ve onu anlamaktan uzak olan bu insanlara rehberlik (!) ediyorlar. Burada şunu da belirtelim ki, saray denilince sadece pâdişahların evleri ve aileleri ile beraber oturdukları kâşaneler ve köşkler akla gelmemelidir. Zira bu saraylar, günümüzde Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Başbakanlık Konutu ve bakanlıklar gibi devlet daireleridir. Sayıları binlerle ifade edilen saray halkı içinde Pâdişah’ın ailesi, çok küçük bir nüfusu meydana getirmektedir. Yabancıların girmesine müsaade edilmeyen harem hakkında, yine bunlar tarafından yazılan senaryoların büyük ve önemli bir bölümü tamamen hayalîdir. Bunlar, kendi kral, prens, kraliçe ve prenseslerin gayr-i meşru yaşantılarının benzerlerinin buralarda da olabileceğini düşünerek hayalî romanlar yazmaya başladılar. Böylece, Osmanh’yı tanımayan vatandaşlarına güya onların nasıl bir hayat sürdürdüklerini öğretmeye çalıştılar.
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.