Bence hiçbir nesne gerçekliğin belli bir biçiminin tutsağı değildir. Taş, bir duvar ya da bir yontunun parçası, öldürücü bir silah, kumsalda bir çakıl ya da başka bir şey olabilir, tıpkı elimdeki eğenin bir dönüşüme uğrayıp kullanım işlevine göre ayakkabı çekeceği ya da kaşık olabileceği gibi. Bu olgunun anlamını ilk defa Birinci Dünya Savaşı'nda bir asker çöp kovasının üzerinde birkaç delik açarak mangal haline getirdiğinde kavradım. Bu gündelik olayın benim için şiirsel bir anlamı vardı. Her şeyi farklı bir gözle görmeye başladım.