Daha çok novellaları ve biyografi eserleriyle kitaplığımızı, edebi dünyamızı şenlendiren Zweig, bu sefer çok farklı bir yazım türünde karşımıza çıkıyor.
Gerek kişisel zevkleri gerek siyasi zorbalıklardan dolayı sık sık seyahat halinde bulunan Stefan Zweig gidip gördüğü bu yabancı toprakları kendine has üslubuyla yazıya aktarıyor.
Moskova’dan Detroit’e, Brugge’den Salzburg’a kadar birçok şehirde görülmesi gereken yerleri, onların tarihçelerini insanda seyahate çıkma hevesi uyandıracak şekilde güzel tasvir ediyor.
Savaş karşıtı görüşleriyle tanıdığımız yazarın, özellikle muharebe yıllarında Avrupa’nın o dönemki durumundan dolayı içine düştüğü karamsar ruh halini kitapta açıklıkla görebiliyoruz.