Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
Babaannemin Usturası
Esra Pekin 1976 İstanbul doğumlu, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü mezunu bir yazarımız. Bugüne değin yayımlanmış üç adet kitabı bulunuyor: Lilith Babaannemin Usturası Bir Katilin Tükenmez Kalemi "Bireyin envai çeşit - tek tipleştirici- mühürle yaftalandığı, değişikliğin yadırganmaktan öte yok sayıldığı, asimilasyoncu bu anlayış hayatımın her aşamasında beni rahatsız etti.Her türlü ayrımcılık ve eşitsizliğe çanak tutabilecek, payanda olabilecek zihniyet ve uygulamaların hâlâ devam ettiği ve kabul gördüğü bir hayatın içinde var olabilmeyi bazen utanç verici bazen de dayanılmaz bulduğum için yazıyorum." cümleleriyle yazma gayesini açıkça ifade eden, oldukça sıradışı, nevi şahsına münhasır bir yazar kendisi. Babaannemin Usturası, yalnızlık teması üzerine kurulu, 92 sayfadan oluşan, müzik ve sinema ile harmanlanmış, hafif yeraltı hafif gerçeküstü tarzda kaleme alınmış hoş bir eser. Hikayemiz, hayattan bunalmış, varoluş gayelerini sorgulayan iki ana karakterimiz etrafında çizilmiş : Ayaz ve Ela. Fanatik bir sinema sevdalısı olan Ayaz, aynı zamanda onu yaratan Esra Pekin gibi "Canı yanmıyorken yazdığı satırları, canı yanıyorken okumaya tahammül edemeyen" bir yazar... Ayaz, hayatın monotonluğuna, insanoğlunun ikiyüzlülüğüne ve düzenin yapaylığına öyle alışmış, öyle alıştırılmış ki, ara sıra "Ben var mıyım, yaşıyor muyum, gerçek miyim?" diye, sonrasında ciddi operasyonlara gerek duyacak boyutta kendisini kesip doğrayan, zarar veren bir karakter. Hayatı tüm olumsuzlukları ile kabul etmek zorunda kalmış olan Ayaz ve Ela, günün birinde bir sinema salonunda karşılaşıp tanışırlar. İlerleyen günlerde, aynı sinema salonu,gayrı ihtiyari olarak bu ikilinin buluşma mekanı olur. Bu satırların ardından, eser sizlerde, sıradan bir aşk hikayesi izlenimi bıraktıysa, emin olun bu benim içimdekileri dökememiş olmamdan kaynaklıdır. Bilindik bir kadın erkek ilişkisi değil bu ikilinin arasındakiler. Çünkü her ikisi de, erkekliğe ve kadınlığa özgü rutin özellikler ile asla yansıtılmamış. İstiklal Caddesi'nin çarpıcı bir metafor olarak kullanıldığı eserin fonunda ise olması gerektiği gibi Beyoğlu var. Satır aralarında okuyucuya eşlik eden Pink Floyd şarkılarından dizeler ise farklı ve bir o kadar nefis bir lezzetti. **"Hey you! Don't tell me there's no hope at all, Together we stand, divided we fall. " "Hey sen! Bana hiç umut olmadığını söyleme, Birlikte güçlüyüz, bölünürsek kaybederiz. " **Fakirin kulübesi kendine saraydır. **Mesele, Tahir ile Zühre'nin meselesini kavramaktaydı. Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık. Yahut hiç sevmeseydi, Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? **Hamuruna karışmamış bir tutam tuz için suçlanamazsın. **" İnsan ne olmazsa yaşayamaz biliyor musun?"... Sustum bekledim. "Merhamet edeceği kimse yoksa yaşayamaz. Bazen hem öznesi hem nesnesi olur aynı cümlenin. Acıyacak kimsesi yoksa acınacak bir - ben- yaratır. **Tümden gelen değil tüme varan bir mantık hatası, özel ilgi sahası. Sırf başkalarının dikkatini çekmeyecek kadar önemsiz ayrıntıların peşinde koşmaktan, ota boka kusur bulmaktan bütüne ulaşamadın. Her daim geç kaldın. Millet çamları onar beşer devirirken, sen kozalaklarla oyalandın. Fazlasında gözün yoktu. Ayazın, yabandın. **Hakikat görünmek değil, bilinmek için. Bildiğinle yetinmeyi bilsen de, sana sunulanla idare etsen de, idareli kullanmayı şiar edinsen de şaşırdın. Şaşıracağını hiç sanmazdın. Sen de eninde sonunda bildiklerinden müteşekkil bir aymazsın. Ne öğrendiysen osun. Fazlası olamayacak kadar insansın. Kanıksamak kendini onaran Mahir bir yara gibi hayatını katlanılır kılmıştır halbuki...
Babaannemin Usturası
Babaannemin UsturasıEsra Pekin · Sel Yayıncılık · 2013194 okunma
·
112 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.