Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

832 syf.
10/10 puan verdi
Kolektif'in en nitelikli kitabı
Özne Dergisinin Nietzsche okumalarını derlediği özel sayılı kitabı… Farklı düşünürlerin Nietzsche analizlerine, Araştırmacıların, Nietzsche’nin kullandığı terimlerin içeriğinin irdelenmesine, Genel Nietzsche okumalarına, Nietzsche’nin her kitabının ayrı ayrı akademik analizlerine değinilmiş ve felsefe okuru olmayana dili oldukça ağır gelebilecek eser. Üç gündür makaleler arasında boğuştuğum kitap sonunda bitti. Öyle nitelikli makaleler ele alınmış ki insan hayatı içerisinde felsefe ve bir düşünür hakkında kaleme alınmış en nitelikli eser bu diyebilirim. İş yerinde okurken işi aksatmama sebep olacak kadar nitelikli bilgi ve bakış açılarıyla dolu… ve her yazarın Nietzsche’ci bir bakış açısıyla yazdığı tam 48 makale. Gerçekten baş döndürücü üç gün geçirdim bu kitap sayesinde. Gönül ister ki 48 makaleye tek tek analiz kasayım ama o kadar uzun incelemenin okunacağını düşünmüyorum. –ki ben de boğmak istemiyorum incelemeyi zaten. Ancak şöyle bir ilk on makale açıklaması yaparak geri kalanlar için önfikir yaratmış olayım. Haydi başlayalım; 1)Nietzsche'de Nihilizm Problemi hakkında yazılan makalede Hayatın sonsuz tekrarlanışı karşısında ahlakın kurduğu tanrı (ahlak tanrısı diye nitelendiriyor) insanın teslim olmasını isteyişi ile ahlakın insandan istediği ile insanın hayattan istediği arasındaki farklılıklar nihilizmin insanın varoluşundaki etkilerini belirlediğini öne sürer. Bunu bir kriz olarak niteleyenmakale, bu krizden bir güç istenci çıkararak güçlülerin ayakta kalacağını yazıyor. Güçlülerden kasıt ise aşırı inançlara ilgi duymayan, nesneyi katlanrak tahammül etmek yerine onunla savaşarak seven, yıkımlar yaratarak insanlığın yeni ve daha güçlüsünü kurduğu ilkeler üzerinde yükselen insanları anlatmaktadır. 2)Trajik İnsan: Apollon-Dionysos Karşıtlığı ve Denge Sorunu başlığında ise; Nietzsche’nin sanat ve felsefenin savaşımı noktasında Platonla aynı noktada bulunduğu anlatılmaktadır. Sanat ile felsefe düşünce modelleri açısından birbirine en zıt ve insan doğasında aynı anda bulunan garip* diye tanımlayabileceğimiz iki olgu. Biri mitsel iken diğeri akli bir olgudur çünkü. Yunan kültüründe işlenilegelen Dionysosçu ve Apolloncu ilkelerin özü de buradan gelmektedir. Dionysosçu düşünce ne kadar mitik, düşünceüstü, tinsel ise Apolloncu düşünce tam aksine ölçülü, dengeli, akılcıdır. Nietzsche ise bu noktada Dionysosçu bir düşünce tarzını kabul eder. Hatta Sokrates hakkında ‘’mantıkçı despot’’ demesi de buradan gelir. Çünkü Sokrates sanatsal düşünceyi hiçleştirmiştir. Nietzsche’nin anti-felsefeci duruşu da buradan kaynaklanmaktadır. Çünkü sanat, yaşama ve ilk makalede anlatılan insanın dünyadan beklediklerini karşılar nitelikte bir hizmeti vardır. Yani güç istencine. Yanılsama yaratır ve böylelikle yaşamı katlanılır kılar. Makalenin trajik insan bağlamı da burada başlar. Sanatla yaşamı şekillendiren insan dünyadan kaçan değildir hiçbir zaman. Onun trajedisi de budur. 3)Nietzsche'nin Hakikat Anlayışı: Yorum, Yalan ve Yanılsama Olarak Hakikat makalesinde ise hakikatin insan icadı olduğunu anlatıyor Nietzsche. Peki nasıl, neden? Tıpkı sanatta, müzikte olduğu gibi insanın acılarını bastırabilmesi için oluşturduğu bir evren gibi irdeliyor Nietzsche. Çünkü inanç olgusu da insanın duyumsamaktan korktuğu ve kaçındığı acılarını bir türlü bastırma şekliydi. Hakikat bir değil çoktur. Dolayısıyla bir konuda bir çok farklı bakış açısı doğruyu işleyebilecekken tek bir yargıda takılıp kalmanın sağlıklı bir zihnin ürünü olamayacağını söyler. Dolayısıyla insanların hakikat dediği şey aslında yorumlama farkı, yalan ve yanılsamadır. 4)Nietzsche ve Çileci İdeal makalesinde ise bilindiği üzere Ahlakın Soykütüğü Üstüne adlı eserinde çileci ideali işlemektedir Nietzsche. Çileci ideal Nietzsche’ye göre hristiyanlığın özüdür. Ve çelişkilidir. İnsanın kendini herşeyden soyutlama çabasıyla yaptıklarından arınması meselesini ele alır. Yozlaştırıcı olduğunu iddia ederek neden acı çekiyorsun? Sorusuna acıyı olumlayarak yaklaşmasına çatar. Bunun insanın hayattan beklediği güç istemiyle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Bu çürümedir. 5)Nietzsche'de “Decadence” Fenomeni başlıklı makalede ise; Nietzsche’de trajik bir fikrin oluşturduğu zemin ile hayatın olumlanması düşüncesinin merkezde olduğu iddia edilebilir olduğu işlenmekte… Olumlanacak olan sürekli olandı. sonu gelmeyecek bir şekilde süregelen, parçalara ayrılan ve yeniden birleşen sürekli bir oluşla bunun açığa çıkardığı bir anlamsızlık durumudur nihilizm ve bunun görülmesiyse yaratıcı bir kültürün ilk yansımasıdır. Kendisi değildir. eleştiri sayesinde yıkılan ve decadans kavramının dışavurumunun bir versiyonu olan nihilizm, trajik olumlamanın işin içine dahil edilmesiyle aşılır; ancak decadans, evrenin yapısındaki kısırdöngüye ayak uydururcasına kendini aşılmasını sağlayan sanatsal/trajik bakış sayesinde devam ettirmeye çabalar. Bu, insanın kendini alamayacağı, içinde tutsak kaldığı değer yaratma çelişkisinin yansımasıdır. ve Nietzsche’nin gramer sorunu olarak nitelediği aşılmaz durumun da ifadesidir. Bu yüzden Nietzsche için evrenin ironisi olan insan dünyasını, evrenin pozitife edilmesi olduğu gibi, trajik bilginliğin kattığı bir tür acı gülüşle olumlamak tek çıkar yol gibi görünür. çünkü insanın sevmek zorunda olduğu yazgısı, manasını trajiğin ortaya çıkardığı bu özsel saçmalıkla bir araya gelmekte kendisini gösterir. Bu noktada ilgili makale de tam olarak bu durumu anlatmakta, eleştirel bir kültürün simgesi olan üstinsan ya da trajik insan için tek açık kapının, Nietzsche’ye göre, bunu onaylayarak yaşamak olduğunu işler. 6)Nietzsche, Dionysos ve Müziğin Ontolojisi makalesinde Apolloncu ve Dionysosçu esin ve yaratı kuramı üzerinedir. Nietzsche’nin müzik ve dostu Wagner hakkında olan fikirleri de bu kuramla alakalıdır. Nietzsche Wagner ile beraber müzik yaratıcısının evrenin karamsar olarak algılanmasına bağlı olduğunu ıspatlamıştır. Mutlak olan varlık kendinde sonsuz bir savaş taşımaktadır. acı bütün çelişkilerin karmaşası olarak ifade edilir. Çünkü her şeyin var olduğu bir durum hiçbir şeyin olmadığı anlamına gelir. Belirlenmemiş olmanın, sonsuzluğunun yarattığı acı, benliği sonsuz olmayan olgularda kendini ortaya koymaya itmektedir. Nietzsche Dünyanın yarattığı acıyı böyle tanımlamıştır. Tragedyada Dionysos ibadetindeki koronun tutkulu hali taklit edilmiştir. Nietzsche’e göre koro ile seyirci arasında özünde bir farklılık yoktur. Seyirci koroda kendini görmüş ve keşfetmiştir. Ayin ise bu bağlamda yeniden oluşturulmuş, yani taklit edilmiştir; bahse konu olan manevi yoğunluğun oluştuğunun sanıldığı ortam kendiliğinden ortaya çıkmıştır. ancak topluluğun bütünlüğü bozulmamıştır; seyirci ve sahne birbirini tamamlamıştır. Ayin aslında taklidin ta kendisiydi. Nietzsche’nin bu ifşa niteliğindeki analizi bu makalede detaylı bir şekilde ele alınmış. 7)Nietzsche ve Budizm makalesinde ise, Nietzsche’ye göre insan doğasını asla sınırlamamalı ve bastırmamalıdır. Bu analizinin kilisenin insanın tutkularına yönelik baskıcı yaklaşımlarına tepki olarak değerlendirebiliriz. Nietzsche’nin Budizm ve İslam’ı Hıristiyanlık karşısında yüceltmesini de aslında Budizm ve İslam’da insanın doğal tarafına yönelik daha estetik bir tutum görmektedir. Nietzsche Tanrı olgusunun yozlaşmasına tepki göstererek bir tür dejenerasyona atıf yapmaktadır. Burada Tanrının puta dönüşmesine dikkat çekmektedir. Nietzsche’nin Budizm’i övmesi de aslında Hıristiyancı bir yozlaşmadan bıkışın bir tepkisi olarak anlaşılmalıdır der. Budizm hristiyanlığın aksine insanları fiziksel güçlenmeye neşe ve huzura götürdüğü içindir ki bu kadar övülmüştür. 8)Nietzsche ve Faşizm makalesinde üstinsan ideali kullanılarak oluşturulan faşist algı işlenmiş ve üst-insanın aslında sınıfsız ve kimliksiz olan yapısı ele alınmıştır. Keza bu noktada kız kardeşinin fikirleri bir süre Nietzsche’nin fikirleri olduğu sanılmıştır. Bütün sorun buradan başlamıştır. Detaylı bir şekilde bu anlatılmaktadır. 9)Nietzsche’nin Aristokratik Radikalizmi makalesinde ise daha çok siyasi fikri ele alınmıştır Nietzsche’nin. Ve bunu yaparken tamamen Nietzschenin düşüncelerinden sapmadan anlatılmıştır. dostların harika, erkeklerin savaşçı olduğu, kadınların da savaşçılara dinlenme alanı olarak bulunduğu antik Yunan ilişki modeline hayranlık duyar Nietzsche. Siyasi görüşü de buradan doğar. Çünkü modern evliliği nihilizme doğru düşmekte olan insan bilincinde etik değerlerin çöküşüne bir başka örnek olarak görür. Bu sorunu çözebilmek için de cesur ve güçlü birkaç insanın üstinsana dönüşmeyi göğüslediği bir “aristokratik radikalizm” felsefesini savunmaktadır. Kitap da bu ince noktaya değinmekte… 10)Heidegger’in ‘Düşünmek Ne Demektir?’ Derslerindeki Übermensch başlıklı makalesinde ise Düşünür, Nietzsche’yi düşünürken Avrupa metafiziğinin belli başlı sorularına yanıtlar verip etrafını saran nihilizmin avrupadaki yansımalarına ve yarattığı kaygılara kendisini adamıştı. Ve Nietzsche’nin fikirlerini ters Platonculuk olarak adlandırmış, Nietzsche’nin hayat algılayışını ‘güç istenci’ ve ‘üstinsan’ olgularıyla ele aldığını ve bunların yetersiz olduğunu söylemiştir Heidegger. Kitapta bu durum detaylı olarak irdelenmiş ancak kanımca Heidegger, bu noktada çok büyük bir yanlışa düşmüştür. İlk dönem Nietzsche’ci olan düşünürümüzün, ikinci dönemde tamamen uzaklaşıp eleştiri getirmesi sanırım çıldırmamak için bir kaçış refleksiydi.
Özne 31. Kitap - Nietzsche
Özne 31. Kitap - NietzscheÖzne Dergisi · Çizgi Kitabevi · 20191 okunma
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.