1960'lı yılların Türkiye'sinde oy deposu olarak görülen köylerimizin masalsı değil, tüm çırılçıplaklığı. Eğitimsizlik, batıl inançlar, imkansızlık, çaresizlik... Köylüyü kalkındırmayı değil kandırmayı; onun okumamasını, uyanmamasını amaçlayanlar. Kemiğe bıçak gibi giren yazarın öyküleri, toplumsal gerçekçiliğin en nadide örneklerinden.