Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Sümerliler bugünkü uygarlığın birikimlerinin temelini atmış ve etrafında tüm dünyayı ve çevresini etkilemişlerdir. Gılgamış Destanı insanoğlunun ilk yazınsal ürününü olup bin beş yüz yıl önce biçimlenip yazıya geçirilmiştir. Destan ne yazık ki tam değil fakat ilk insanların dertlerini anlamaya yetecek kadar da tam. Benim bu destanı okuma amacım esasen Gılgamış destanının diğer kültürlere, anlatılara etkisini görmekti. İlk göze çarpan benzerlik Tufan söylencesidir üç semai dinde de anlatılan bu mit Gılgamıs destanında ayrıntılı olarak yer almakta. Dikkatimi çeken bir diğer mesele de şu oldu; destanda adı geçen tanrıça sayısının tanrılardan daha fazla olması. Tek tanrılı dinlerden önce kadınların rollerinin daha farklı olduğu belki yorumlanabilinir fakat ne yazık ki sadece bu destandan bu çıkarımı yapmak güç. Benzer olarak bir diğer değişik mesele de çevirmenin notuna göre; Sümer ve Asur tapınaklarında, buraların giderlerini karşılamak için “fuhuş” hizmeti veren genç kadınlar bulunurmuş. Bu fuhuşun amacı yapan kişinin Tanrıyla bütünleşmesini sağlamakmış. Çevirmen fuhuş olarak adlandırıyor fakat ben ibadet olarak gördüklerini düşünüyorum. Türk anlatılarında da sıkça karşılacağımız “rüya yorumlama” miti burada da görülüyor. Demek ki insanlar binlerce yıl önce de bugünkü gibi rüyaları yorumlamayı seviyorlarmış, gelecekten haber alma isteğimiz primitif bir güdü olabilir. Destanda şöyle bir ifade geçmekte; “Tanrılar insanoğlunu yarattıklarında yalnız ölüm oldu ona verdikleri.” (s.96) Bu ifade bana Orhun Abidelerinde geçen Kül Tigin anıtında bilge kağan tarafından söylenen, “Zamanı Tanrı yaşar, insan oğlu hep ölmek için yaratılmış” sözünü hatırlattı. Tabii ki arada coğrafya ve zaman farkı var ama acıların ortak olması tüm dünyayı birleştiriyor ve ürünlerini de benzer hale getiriyor. Kısaca destanın içeriğinden de bahsetmek istiyorum. Gılgamış Uruk’un hükümdarıdır arkadaşı Endiku ile Sedir Ormanının koruyucusunu öldürmeye giderler, başarılı olurlar. Endiku ölür bu acı, Gılgamışı derinden etkiler ve onu ölüm korkusu sarar.”Ölümsüz Yaşam’ın” peşine düşer. Uzun bir yolculuğun ardından “denizin dibindeki ot’un” derdine deva olacağını öğrenir, otu bulur, yukarı çıkarır fakat çok geçmeden yılana kaptırır. Yaşam sevgisi, ölüm korkusu, aşk ve kardeşlik duygusu, güzelliğe olan hayranlık doğanın bir parçası olmak, insanoğlunun en temel özelliklerindendir. Ne kadar teknolojimiz gelişirse gelişsin, insanlar yine birbirini kıskanmaya, aşık olmaya, dost olmaya, bilgiyi aramaya devam edecektir tıpkı bin beş yüz yıl önce olduğu gibi.
Gılgamış Destanı
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.