Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
10/10 puan verdi
“Yoklama”, dedi Kaptan. “Burada”, dedi Mühendis. “Burada”, dedi Fizikçi. “Burada”, dedi Kimyager. “Burada”, dedi Sibernetikçi. “Benimle birlikte altı”, dedi Doktor. “Herkes burada. Tebrikler”. Kaptan’ın sesi sakindi. “Ya robotlar?” Yanıt yoktu. Peki siz orda mısınız? Cevap evet ise başlayabilirim o halde. Hayalgücü uçsuz bucaksız bir evren, bilimkurgu denilen yıldızlarla aydınlanan rengarenk ve dopdolu bir boşluksa eğer, Aden bu yıldızların en parlaklarından biri olsa gerek. Stanislaw Lem’in hayat verdiği koskoca bir yıldız. Bilimkurgu yazmak işlerin en zorlarından olsa gerek, peki hiç görmediğiniz, hiç dokunmadığınız, hiç koklamadığınız bir dünyayı anlatabilmek? Hayallerin ötesinde bir flora ve fauna ile kaplanmış ayak basılmamış bir gezegene düşen bir uzay gemisi içindeki altı astronot; isimleri önemli değil bilmiyoruz, ünvanları ile hayat bulan gelecekten altı karakter, altı bilimadamı, altı gelişmiş beyin. Uzay boşluğunda mücevher gibi parlayan bir opal küre; Aden gezegenine sert bir düşüş sonrası gemiyi tamir edip eve dönebilmekle gezegeni fethetmek arasında kalan altı insanın hikayesi. Gemiden çıktıktan sonra yapılan bir keşif gezisinde hiç görmedikleri, hiç bilmedikleri, anlayamadıkları canlıların yanında, çalışan bir fabrikaya rastlıyorlar, o andan itibaren merak ve keşfetmenin açlığıyla hayatta kalma mücadelesi arasında kalıyorlar. Hepsi iyi eğitimli, konularının belki de en iyileri ve en beceriklileri. Düşünceler çatışmaya başlıyor, insanlık sorgulanıyor, inançlar üzerine tartışılıyor ve ufukta gezegen sakinleriyle ilk temas görünüyor. Aden bilimkurgu okuyucusunun kütüphanesinde en güzel yere yerleştirilmesi gereken bir kitap. İnsanoğlunun doğasını, içgüdülerini, bilinmeyenle olan iletişim mücadelesini, teknolojiyi kullanma yetisini, gaddarlığını, masumiyetini, vicdanını döküyor sayfalara. Zor zamanlarda sıkı sıkı tutunulan inancı sorguluyor, cevabının “Credo Quia Absurdum” (Saçma olduğu için inanıyorum) olduğu sorularla dolduruyor zihninizi. Altı gelişmiş beynin içgüdüleriyle mücadelesini o kadar güzel yansıtıyor ki, okurken kendinizi sorguluyorsunuz, ben olsam ne yapardım diyorsunuz. Aden’in yazım dili ne çok karmaşık ne çok basit. Hikayenin 1959’da yazıldığını göz önüne alırsak Stanislaw Lem’in muhteşem bir iş çıkardığı ortada. Bir bilimkurgu hikayesinde olması gereken her şey dozunda verilmiş. Bana göre tek kusuru sonuç bölümünün kısalığı, kitap bittiğinde “ne olurdu on sayfa daha olsaydı” diye gözlerimi dolduran bir finali var hikayenin. Karakterler sevilesi, neredeyse tümü insanoğlunun en iyi hamurundan yoğurulmuş; Kaptan, Mühendis, Fizikçi, Kimyager, Sibernetikçi ve Doktor isimsiz kahramanlarınız oluyor, olayları birlikte yaşıyorsunuz. Aden anlatılacak bir kitap değil, hissedilecek bir kitap. Tekrar tekrar okunup üstünde düşünülecek, belki de hayatınızı değiştirecek kitaplardan. O yüzden bilimkurgu seviyorsanız eğer, beklediğiniz kabahat. Devamı bloga.
Aden
AdenStanislaw Lem · Alfa Yayınları · 2020435 okunma
·
348 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.