Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
2. Başlık spoiler içerebilir
1-KİTABI OKUMADAN ÖNCE İsmi ve kapağıyla kişisel gelişim(!) kitaplarını andıran bu kitap aslında bu öngörülerimizden tamamen uzak. “New York Times Best Sellers” kıvamında da değil. Kitap tam olarak ne ise o. Bir psikoloğun başından geçenler temalı. Kısaca özetlersem, “ Başrolde orta yaşlarda bir psikolog karşılıyor bizi. Konu 3 olay etrafında dönüyor. İlki psikoloğun kendi öyküsü, kız arkadaşıyla olan –bana göre fazla Avrupai- ilişkisi. İkincisi psikoloğun aynı zamanda profesör olduğunu öğrendiğimiz üniversite dersleri. Üçüncüsü ise Kaygı Bozuklukları Merkezinde/Kliniğinde, Striptizci olan danışanı ile seanslarına bizi şahit tutuşu. ÖNCELİKLE KİTABI KİMLER OKUMALI, diye başlamalıyım ki zamanını bu alana vermek istemeyen okurlar başka kitaplarla hemhal olsunlar. Kitap zannımca tüm okur kitlesine hitap etmiyor. Başta İrvin Yalom’un “ Nietzsche ağladığında “ kitabı gibi bir his uyandırsa da aslında ondan uzak havayı hemen sezdim. Ondakiyle aynı tadı alacağını düşünen okur kitlesine göre değil. Çünkü o kitap hem psikoloji alanıyla ilgilenenler için önemli veriler sunarken hem de alanın içinden olmayanlar için keyifli bir olay örgüsü sunuyordu. Bu kitap için ise aynı durum söz konusu değil. Açıkçası ‘Dur bir psikolojik kitap okuyayım da azcık denişik insanlar görem’ tarzında değil. Evet bir olay örgüsü var ama bu örgü bilerek ya da bilmeyerek salt “Psikolojik danışma becerileri”ni alanın içindekilere bedava ders niteliğinde sunma amacıyla yapılmış gibi duruyor. Bence alanın içindekiler için müthiş hap bilgiler var. Keza kitabı üniversite hocamın tavsiyesiyle almış bulunmuştum. Ve beni teorik bilgiler açısından son derece tatmin etti. Danışanıyla birlikte kaygıyla baş etme yollarını bize sunması çok hoş. Ayrıca içinde, danışanla şu şu şu durumlarla karşılaşırsak ne yapabiliriz gibi alternatif bilgileri olaya harmanlayarak verme tarzına bayıldım. Spesifik bazı durumlar için kesinlikle yol gösterici nitelikte. Spoiler olmasın diye şeetmiyim şimdi. Ayrıca üniversitede verdiği dersler de her defasında bilgiç ama tatlış hocalarımın derslerine götürdü beni. Bilgilendirici, felsefik, keyifli ve faideli buldum efenim. Öğrenci tiplemelerini ise gerçekten zayıf ve yer yer gereksiz bulduğum da oldu ama. Tıpkı kitabın sonu gibi. Yani şimdi ne oldu? diye bir kal getirtti sağ olsun. Kopuk ve sönük bir kurgu. Sözün özü psikoloji ile ilgili bilgileri için 8, öykü içinse 5 lik bir puanı hak eder diye düşünüyorum. Yine de alanın dışında dahi olsanız kıymetli bilgilere biraz sıkılarak bazılarını ise gözünüze çarpmayıp atlayarak ulaşabilirsiniz. Okuyup okumamak size kalmış azizim. Olaki okursanız da “Aksi Viyanalı” dan kasıt Freud’dur. Nedense bu takma ad dilimde yavan bir tad bıraktı. Hoşlaşmadım. Yazar adeta bizimle Freud’un dedikodusunu yapmak istiyor gibi. 2-KİTABI OKUDUKTAN ÖNCE VEYA SONRA OKUNACAK DİPNOTLAR Kitabın büyük bölümü psikolojik danışman-psikolog-psikiyatrlara (yazımın devamında kendilerine 3P dicem) tavsiye niteliğinde. Bu 3P lere terapi/danışma esnasında danışanlarına sempati duymamalarını ve onların içini gören kain gibi davranmamalarını öğütlüyor. Danışanı dıştan incelemeyle tüm yaralarını keşfettiğimize dair inançlarımızı yıkmamız gerekiyor. Bizler insanız ve her zaman yanılabiliriz. Onlar insanlar ve bizi her zaman yanıltabilirler. Yazarın anlattığı çoğu konuyu metaforize etmesini çok sevdim. Aslında seanslarda da aynı şeyi kullanmamızı ima ediyor gibi. Danışanlar kafaları karışık bir halde bize gelirler. Ve onlara olan biteni ne sığ bir dille ne de akademik bir dille anlatmalıyız diye düşünüyorum. Herkes aptalda değil akademisyen de. Bu yüzden olanları, duyguları, düşünceleri örneklerle anlatmanın faydasını bize gösteriyor. Kimi 3P’ler hafızalarına fazlaca güvenirler diye uyarıyor yazar. Her şey danışanın öyküsünü aklımızda tutmaktan ibaret değildir. Ki hafıza bazen son derece yanıltabilir. Danışanın baktığı kadrajdan bak. Bir olay senin için farklı onun için farklı anlamlar ifade eder. Her şeyi bilinçaltına bağlayan ve çocukluk anılarının yaşamımızın merkezinde olduğunu ifade eden kuramcılara sıkı sıkı bağlanma. Çocukluk bilgi vericidir ancak belirleyici değildir. Danışan şöyle hissediyorum dediğinde (örnek: acı çekiyorum) onu uyarın. Bir parçan öyle hissediyor(bir parçan acı çekiyor) deyin. Her zaman için fırtınanın sakin tarafı vardır. Ve danışan öyle hissetmeyen yanından güç alarak ilerlemelidir. Bir probleme sebep olan şey ile o problemi devam etmemize neden olan etmen aynı şey değildir. Dondurmayı yemeniz için sebep serinlemekken onu bitirmeye çalışmanız onu lezzetli buluşunuzdandır. Problemin kaynağını bulmak problemi çözmek değildir. Asıl olan etmenlerdir. Freudculuk oynamak ukalalıktır. 3P ler her şeyi bilemez, göremez. Danışmaların nihai amacı gelişim ve değişim olmayabilir. En azından hepsi için. “Amaç; danışana psikolojik sağlığını korumasına yardımcı olacak araçlar sağlamaktır. Bizler bu araçları doğru kullanabilmeleri için yardımcı olacağız: Duyguların kabullenilmesi, düşüncelerin mantıklı tahlili, verilen tepkilerin hatalı şablonunun bilinçli bir şekilde karşılanıp doğru, sağlıklı şablonun benimsenmesi…” Ve sakın hastandan fazla çaba sarf etme! Bırak o sana gelsin.
İyi Psikolog
İyi PsikologNoam Shpancer · Pegasus Yayınları · 2016623 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.