Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

656 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Risale-i Nur okuyup anlayan aldığı dini lezzetleri isterki herkese ulaştırsin. Evvela kendi nefsini terbiye etmesi ve sonra tüm sevdiklerine yardımcı olmak ister. Ben fazla yorum yapmadan kitaptan alıntılar ile izah edeyim. Risale-i Nur'un Kur'andan aldığı dersin en birinci esası: Benlik, enaniyet, hodfüruşluğu terk etmek lüzumudur. Tâ ihlas-ı hakikî ile imanın kurtarılmasına hizmet edilsin. Hizmet Rehberi - 235 NUR TALEBELERİ Kardeşlerimiz! Gözlerimiz hâlâ nemli, yaşlarımız dinmedi ve dinmeyecek... O sevgili Üstadımız en sevgili, en hicranlı hatıraları hâfızalarımızda bırakarak aramızdan maddeten ayrıldı, rahmet-i Rahman'a, Peygamber-i Zîşan'ımızın (A.S.M.) yanına kavuştu. Onu çok arıyoruz ve arayacağız. Bahtiyarız bizler ki, bu dehşetli asırda bizlere Kur'ana hizmet aşkını Risale-i Nur vasıtasıyla kazandırdı. Yirminci asrın insan psikolojisini, içtimaiyatının tam ve hakikatlı bir tahlilini yaparak, bu hizmette kalb ve akılları teshir edecek müsbet ve ilmî ikna' usûllerini bizlere öğretti. Canından fazla sevdiği ve üzerinde gözbebeği gibi titrediği Risale-i Nur hizmetini talebelerine emanet etti. Biz de bu emaneti bütün ruhumuzla muhafaza edip, nesilden nesile ileteceğiz inşâallah. Çünki o külliyatın her sahifesinde Said Nursî var, her satırında Bedîüzzaman konuşuyor. Seksen küsur senenin başını eğdiremediği mücahid-i ekber, allâme-i cihan, sarığı başında bizimle sohbet ediyor... Ve diyor: "Evet ümidvar olunuz! Şu istikbal inkılabı içerisinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır." "Aziz sıddık kardeşlerim! Merak etmeyiniz, biz inayet altındayız. Zahiren zahmetler altında rahmetler var." "Aziz, sıddık, sarsılmaz, telaş etmez, âhireti bırakıp fâni dünyaya dönmez kardeşlerim.." Ey Risale-i Nur'un talebesi! Hayatı hârikalarla dolu Üstad'ın yaşayan, manen hükmeden sesini duy! Ey büyük Üstad! Minnet sana, şükran sana, rahmet hep sana!.. Ey kardeş dikkat buyur! Denizli hapsinde bütün esbab-ı âlem zahiren Üstad'ın aleyhinde.. i'dam hükümleriyle mahkemeye verilmişken Üstad diyor: "Merak etmeyiniz kardeşlerim, o Nurlar parlayacaklar." Bu söz nasıl tahakkuk etti! Üstadımızın dediği gibi: "Bize şimdi lâzım, kemal-i teslimiyetle sabır ve temkinde bulunmak ve bilhâssa inkisar-ı hayale düşmemek ve bazan ümidin hilaf-ı zuhuruyla me'yus olmamak ve muvakkat fırtınalarla sarsılmamak, inayet-i İlahiyenin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemektir." Burada birbirimize çok tekrar ettiğimiz bir dersimiz de: Vazifemizin yalnız ve yalnız hizmet ve neşir olduğu ve neticenin Cenab-ı Hakk'a ait bir keyfiyet bulunduğu hususudur. Tedbiri ise, a'zamî faaliyet ve a'zamî hizmet içerisinde tedbir olarak mütalaa ediyoruz. Yoksa hizmeti -Allah göstermesin ve Üstadımızı kabrinde mahzun etmesin- hiss, heva ve nefsin bir tezahürü olan tamamen veya muvakkaten terketmek manasında değil... Bidayet-i İslâm'dan beri gelen hâdisatı, zamanın şeridinde ibretle seyretmek, Nurları okumak, okutmak, yazmak suretindeki meşguliyetle hizmet-i Kur'aniye ve imaniyeyi devam ettirmek, kalbi ferahlandırmak, aramızdaki uhuvvet ve muhabbeti ziyadeleştirerek ihlasla ve tam tevekkül ve teslim içerisinde müsbet hareket ederek, hizmette kusur göstermemek elzemdir. Kanaatımız ve imanımız budur. Hizmet.. durmadan, dinlenmeden, yılmadan hizmet... Kasırgalar, tufanlar saldırsa yine hizmet... Bu vatan ahalisinin Nurlara en az ekmek, hava ve su kadar ihtiyacı var. Sefahet ve ahlâksızlığın cem'iyetimizin bünyesini bir kanser gibi kemirdiğini ve her geçen dakikanın bilhâssa genç nesillerimizi uçurumlara attığını, bütün bir vatan sathına yayılmak istidadını gösteren serserilik ve anarşi tohumlarının hayatiyet ve bekamızı tehdid edecek hale geldiğini, kör olanlar da gördü. Elbette Risale-i Nur'la bu müdhiş yaranın tedavisine çalışılacak. Bu can bu tende durdukça, koynunda bir tarihin yattığı ve bütün bir ecdad kalbinin çarptığı bu vatanın; câmiler, mescidler, türbeler kokan temiz havasını teneffüs ettikçe, ebedler tarafına doğru bu manevî bayrak dalgalanacak, bu iman yanacak, sönmeyecek inşâallah... Nihayet en garazkârlar da anlayacak ki, "Bir hakikat var, hiçbir şeye feda edilmez, ehl-i dalalete başını eğmez, mağlub olmaz." "Evet, bu şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm hakikatı, elbette hayattan ziyade bir istediği var. Ve onun i'damından kurtulmak çaresi; insanların her mes'elesinin fevkinde en büyük ve en ehemmiyetli ve en lüzumlu bir ihtiyac-ı zarurî ve kat'îsidir." Müsaade ederseniz burada bir an Üstadımıza sesleneceğiz: Üstadımız! Elimizde nur var, siyaset topuzu yok. Asayiş memurlarıdır manen talebelerin... Düsturlarını öylesine benimsedik, nasihatlarını öylesine dinledik ki; kabrinde rahatsız edildiğin demde dilimiz susmadı, elimiz Nur Risalelerini bırakmadı, ayaklarımız menfî ümidlerin hilafına envâr-ı imaniye ve cihad-ı diniye meydanlarında koşuştu, hislerimiz galeyana geldi, hissiyatımız coştu, hicran ve tahassür, azab ve işkenceler içinde âdeta sergerdan gibi dolaştık, intikamımızı Risale-i Nur'un ihtiva ettiği tahkikî iman derslerini okumak ve okutmakla aldık. "Birimiz şarkta, birimiz garbda, birimiz cenubda, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada da olsak biz yine birbirimizle beraberiz" sözün içli bir teselli marşımız oldu. Netice: Üzülecek hiçbir şey yok, zulüm olursa ömrü de az olur. Kader herşeyden üstündür. Hülâsa: Müjde var! Muktezî ise herşey var. Bir manevî sefer var, Risale-i Nur'u okuyarak Üstad'a kavuşuncaya kadar... Müjde var arkadaşlar, müjde var. Said yaşıyor, yaşayacak! İşte misal: "Yakînim var ki, istikbal semavatı, zemin-i Asya Bâhem olur teslim yed-i beyza-yı İslâm'a..." NUR TALEBELERİ Hizmet Rehberi - 238
Hizmet Rehberi
Hizmet RehberiBediüzzaman Said Nursî · Zehra Yayıncılık · 2018581 okunma
··
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.