Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

460 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
---Terkedilmiş bir bölge de yasayan yaşlı bir nine askere diyor ki oğlum ineğimin sütünü bir ölç radyasyon var mı? --Asker olmaz nine sivillerle konuşmamız yasak.. --Oglum nolur bi ölç sana votka veririm(votka radyasyonu azaltmak ve vücudu korumak için bölgedeki askerlere ve görevlilere verilmiştir) Asker ölçer sıkıntı yok nine der. Burada kötü olan ise bazı askerlerin sahte Radyasyon ölçer yapıp rüşvet almak için bölge de yasayan insanları kandırmasidir. Bu cihaz da herkese verilmemektedir. --Kitabımız Çernobil faciasının gazabına uğramış kişilerin sözlü anlatımları, hiç bir medya da yer almayan, devletinin umursamadığı, söylediklerinin dikkate alınmadığı olayların sözlü monolog şeklinde anlatımından oluşmuştur. ---Çernobil faciası/patlamasi bilindiği gibi Ukrayna'nin bir şehri olan Pripyat'ta 26 Nisan 1986'da Çernobil Nükleer santralinde gerçekleşti Patlama normal bir patlama olarak kayıtlara geçti ancak gerçek hiçte öyle değildi. Ukrayna Pripyat, O zamanlar Sovyetler birliğine bağlıydı. Kitabımızda da belirtildiği gibi o kadar büyük savaş gören bu bölge bu kadar çaresizlik çekmemiştir Kaçabileceğin, sığınabileceğin hiç bir yer yok. Dünya ülkeleri yardımcı olmuş olsa da Nükleer facia fazlası ile herkesi etkilemiştir. O bölge de yaşamak için yaklaşık 1000 yıllık bir süre öngörülmektedir Sovyetler birliği 31 kişinin öldüğünü belirtse de sonrasında fazlaca kişinin çok acı çekerek öldüğü kitabımız da kişilerce anlatılmaktadır (patlama olduğunda ilk gidenlerden itfaiyeci Vasiliy'in eşi Lyudmila'nın eşinin 14 gün de nasıl öldüğünü anlatması...Yaşadıklarını unutmak mümkün mü insanın içine işleyen bir acı umarım şimdi daha iyidir) Ölümlerin yani sıra örneğin o sıra yeni doğmuş bir çocuk şimdi anne yada baba olmuşsa yeni doğan çocuğun da bile çeşitli kanserler görülmektedir Insanların şekil olarak bile mutasyona uğradıkları belirtilmektedir Şimdi o bölge de ülkeleri savaş halindeyken kaçıp yerleşmiş olan Çeçenistanli, Ermeni, Özbek gibi ülkelerin vatandaşları oralara sığınmışlardır mülteci olarak.Hatta bir söylenti de cezaevinde bir tutuklu firar edip Cernobile kaçmış sonrasında yakalamıştır ancak cezaevine de götürememişlerdir çünkü yüksek oranda radyasyon kapmıştır. --Şehrin altının üstüne getirilmesi kavramı burada gayet açık olarak ifade edilmiş Bir halının ters çevrilmesi gibi şehrin bu şekilde dezenfekte edilmesi yoluna gidilmiştir ki zaten başka bir önlem de alınamamıştır. Hastane de yatanlara, markette, otobüste, herhangi bir yerde Cernobilli isen uzak durulup ilgilenilmemiştir. Kardeşlerine sığınmak istesen kapı dışarı edildiğin bir ülke...Nice sevgililer, evli olanlar, anneler, babalar sevdiklerinden bu Çernobil faciasının etkilerinden birbirlerini bırakmak, terketmek zorunda kalmışlardır. Nedenini sorsan, nükleer santrale göreve gitmek istemesen tutuklanacaksın yada hain ilan edileceksin. Nedenini sorsan bile cevabı kimse de yoktu çünkü devlet bile çözüm üretememiş, bu yaşananları genel bir hastalık olarak nitelemiştir. Eğer eşin, çocuğun, annen, baban hasta değilse kimse durumun vehametini kavrayamıyordu(Bir alıntı: Daha sonra bir işaret olduğunu fark ettik eğer bir kentte serçeler ve güvercinler varsa insanlar da yaşayabilirdi.Bir keresinde taksiye bindim, taksi şoförü bana bütün kuşların neden arabanın ön camına çarptıklarını anlayamadığını söyledi, sanki kör gibiydiler.Ya çıldırmışlardı ya da intihar ediyorlardı) Kimse durumdan tam haberdar değildi sadece görevlendirelecek kişiler ansızın askere alınır gibi alınıyordu Hemen döneceksiniz deyip kıyafetlerini bile alamazlardı ama kimse hemen dönmemiştir, dönenlerse yüksek radyasyona maruz kalanlardı yada radyosyana maruz kalındığı bilinmeyen kişilerdi ama kimse evinize gitmeyin, ailenize yaklasmayın demedi(konuya ilişkin alıntı; Eve döndük..Orada giydiğim tüm kıyafetleri çöpe attım.Kasketimi küçük oğluma verdim, onu çok istiyordu. Hep o kasketi giydi. Iki yıl sonra oğluma beyin tümörü teşhisi koydular...Hikâyenin sonunu siz de yazabilirsiniz. Artık konuşmak istemiyorum..) çünkü devlet bunu önemsemiyordu. Savaşta ölümler görülmüştü, yaralanmalar görülmüştü, ama bu şekil ölüm hiç görülmemişti. Görenin fiziksel acı duyduğu hastalar vardı Kimseye birşey yapılamıyordu. Ölümlerin haberleri geliyordu eşiyle birlikte gidenler ölüyordu Radyosyan cernobil de duyulmaya başlanmıştı Anneler yemek yapıyordu Radyasyon ölçer cihaz ötüyordu Ama anne çocuğunu doyuruyor Sonrasın da gizlice ağlıyordu Çünkü kimsenin elinden birşey gelmiyordu.. --Anlaman lazım o artık senin kocan değil, zehir kapasitesi yüksek bir radyoaktif cisim.İntihar etmek istemiyorsan kendine hakim ol demişti. Bense aklımı kaybetmiş gibiydim.Ama onu seviyorum.Seviyorum.. Okunması bir o kadar zor bir o kadar da içine çeken başarılı bir yazımlar dizisi. Okuyun acıları hissedin..
Çernobil Duası
Çernobil DuasıSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Kitap · 20171,071 okunma
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.