Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

363 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Bizim yaramızı Amerika’nın sargısı tutamaz.
Ah şu millet, şu coğrafyada cahillikle birlikte çekmediği acı, rezillik kalmadı. Yüzyıllar boyunca hor görüldü Anadolu'nun insanı, görmezden gelindi yozlaştırıldı... Sonuç? Bugünkü durum gözlerimizin önünde işte.. Osmanlı devleti belli başlı şehzade sancakları dışında çoğu şehre önem vermedi Osmanlı sadece İstanbul ve Balkanlardaki şehirleri görüyordu. Gerisi umurunda değildi, bana buğday versin asker versin deyip geçiyordu. Sonra n'oldu? Çağa ayak uyduramadı kendini saraylara kapattı. O güzel şehirlerini kaybetti... Az kalsın! İstanbul'u bile kaybedecekti!.. Ziya Gökalp'ın dediği gibi “ortada Türk'e yüklenen bir sorumluluk yükü vardı ama, onu benimseyen bir omuz yoktu!..” ne var ki, aziz Türk milletini teşkilatlandıran kahramanlarımız, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Osmanlı'nın önemsemediği Anadolu insanı ile birlikte İstanbul'u kurtarabildi. Sadece İstanbulu değil aynı zamanda bir milletin onuru da kurtardı o dev adamlar. Bunu o hor gördükleri, “Kızılbaş", “eşek Türk”, “taşralı” diye hakaretler ettikleri insanlar yaptı. Ortada kalan bir avuç Türk yedi düveli yendi. Türk yurdundan attı. Cumhuriyet kuruldu! Atatürk ülkeyi bir “Aydınlanma Çağına” soktu. Kitabımızın ana mekanlarından olan Ankara, tabiri caizse Atatürk reformları ile kuruldu zaten o dönemlerde İstanbul, İzmir ve Ankara dışında Türkiye hala yoksul Anadolu'nun izlerini büyük ölçüde taşıyordu. Atamız bizi erken terk etti... Belimizi onun reformları sayesinde yavaş doğrultuyorduk ancak o ivmeyi yine kaybettik üstüne ikinci bir dünya savaşı başladı. Ne var ki bu savaştan yırttık. Aç kaldık ama babasız kalmadık. Savaş sonrası dünya bir kutuplaşmaya gitti koca dünya Amerikan ve Rus emperyalizmi arasında sıkışıp kaldı. Bu kutuplaşma arasında bir seçim yaptık dünya değişsede biz hâlâ aynı yerdeydik. Bizim gibi olan başka uluslarda vardı. Amerika, Rusya'ya karşı güçsüz, sanayisi yetersiz devletlere bir yardım yapma kararı aldı. Onları her açıdan destekleyecek gelişmelerine vesile olacaktı. Bu ülkeler aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın zarar görmüş ülkeleri idi. Gerek tarım gerek askeri gerek toplumsal yönlerden bu fakir ülkeler kalkındırılacaktı, Türkiyede o fakir ülkelerden biriydi. Türkiye bu yardım planı doğrultusunda toplamda 134 milyon dolar değerinde bir yardım aldı... Ve, nihayet sizi biraz sıktıktan sonra biraz da kitapla ilgili bir şeyler yazmaya başlıyorum. :D Yine, kendi yağında kavrulan bir köyümüz var... Bu köye Amerika'nın o ak kaşık barış gönüllüleri göz diker yeni bir proje içinbu köye seçerler. Köye yeni bir imaj kazandıracaklardır. Akıllarındaki fikir böyledir hatta adını dahi değiştirirler. Köyün adı Kızılöz’dü. :D Conilerin neden köyün isminin değiştirilmesini istemeleri ve yapmalarını anlamışsınızdır. Bizim garip köylümüzün gözünü boyamak isterler, pilot proje işini kabul ettirirler. Dümdüz edilmesi gereken bir tepe vardır, bir kaç gün içinde o tepe dümdüz edilir. Değerli yer altı kaynakları peşkeş çekilir. Bizimkiler tabi kendilerini iyice kaybeder, Amerikalılar için her türlü yardımı yapacaklarına, destek vereceklerini söylerler. Eee sonuçta bilim irfan onlarda teknoloji, para onlarda. Elin koca Amarikası bu(!) Köye yeni binalar yapılır içine cavırın tavuğu ineği koyulur. Dümdüz edilen tepeye muhteşem (!) Ağaçlar dikilir. Bunlar çok verimli ağaçlardır güya... Köylüye verimi güzel (!) tohumlar verilir. Her şey güzel başlıyor gibi görünür. Ama hayvanlar hastalanır, ağaçlar meyve vermez, tohumlar ekilir, verim alınacak halde değillerdir. İşler sarpa sarar... Köylü durumu kaymakama, valiye iletir ama karalanırlar. Güya Türk-Amerikan işbirliğini bozmak isterler! Fırça yerler. Hele Sözde bir "paşa" vardır(En nefret ettiğim karakter oldu kitapta), Amerikan pabucu yalamayı kendine görev edinenlerdendir. Bunlardan çok var ülkede maalesef neyse...Köylünün rahatsızlanması artar. Kendi kendine yeten şirin bir köydü Kızılöz, cavırlar geldi güzelim düzenleri alt üst oldu! Zaten en sonunda da duruma el koyan yine “milletin efendisi” olur... ;) Kitapla ilgili olarak bunları yeterli buluyorum. Bu tür kitaplarda önemli olan yazarın anlatmak istediği şeylerdir diye düşünüyorum. Gerisi hava civa... Ben dili de basit ve güzel, buluyorum. Köylünün şivesini de kullanıyor, bu olaya güzel bir samimiyet katıyor hatta. Anadolu'nun yoksul ve rezil yıllarını bilmek adına okunabilir tatlı mı tatlı güzel bir romandır... Gözünüzü açar içinize samimiyet doldurur. Okuyacak olan herkese keyifli okumalar dilerim! <3
Amerikan Sargısı
Amerikan SargısıFakir Baykurt · Remzi Kitabevi Yayınları · 1980392 okunma
··
150 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.