Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1984
Kitap 1948 yılında sosyalizm eleştirisi olarak yazılmış. George Orwell kitabın adını 1980 olarak düşünmüş ancak hastalığından dolayı aksaklıklar yaşayınca 1948 yılının son 2 sayısını değiştirerek 1984 olarak belirlemiş. Yazılmış olan ütopyalara karşı distopya olarak kitabı yazmış özellikle yazıldığı dönemin olası tehlikelerini ya da izdüşümleri ortaya koymak için yazılmış bir eser. Sadece geleceğe ilişkin değil günümüzde ilişkin bir uyarıdır belki de gelecek şimdi olduğunda artık çok geç olacağına ilişkin bir uyarı. Genel hatlarıyla bakacak olursak hiç kimsenin görmediği duymadığı varlığından şüphe edilmeyen (ettirilmeyen) BİG BROTHER tarafından yönetilen otoriter totaliter bir rejim söz konusu. Her yerde Big Brother'ın resimleri asılı ve "Big Brother is watching" yazıyor. Tele ekranlar ülkenin her yerine bulunuyor ve insanlar sürekli bunlarla izleniyor. Partiye karşı çıkan,muhalif olan herkes hain ilan ediliyor, ortadan kaldırılarak hiç var olmamışlar gibi insanların zihnine bu şekilde yerleştiriliyor. Hiçkimse kesinlikle Parti'nin yaptıklarını sorgulayamıyor. Buna düşünce suçu deniliyor ve düşünce suçlular düşünce polisi tarafından tutuklanıyor.Zaten muhalif olan bütün liderler ortadan kaldırılmış ve buharlaştırılmış. İnsanlar yönetime karşı çıkanları, birbirini ispiyonluyor. Aile içerisinde çocuklar kendi anne babalarını bile isyonlayıp tutuklatıyor. Karakterlerden biri uykusunda big brotherdan nefret ediyorum diye sayıkladığı için 7 yaşındaki kızı onu ispiyonlayıp tutuklatıyor. Aile, dostluk, güven kavramları ortadan kaldırılmış bir toplum düzeni oluşturulmuş. Sorgulayan, düşünce suçu işleyen herkes SEVGİ BAKANLIĞI (SEVBAK) tarafından işkencelerle ya öldürülüyor ya da işkencelerle zihinleri kontrol ederek big brotherı sevmeleri, partinin her dediğini onaylamaları sağlanıyor. Hatta kitabın baş kahramanı olan Winston'a işkence edilirken 2x2=5 ettiğini kabul etmesi yönünde konuşmalar dikkat çekiyor. İşkenceyi yapan Obrien ona "bazen 2 kere 2 beş eder, hatta bazen 3 eder, bazen aynı anda hem 3 hem 5 ettiği de olur" diyerek aslında iktidar ne zaman neyi doğru kabul ediyorsa onu doğru kabul etmek zorunda olduğuna dikkat çekiyor. Winston yine insanların farklı düşündüğü için öldürülecek olması değil de haklı olmaları korkunçtur diyor. İktidar insanların gerçeklik algısıyla o kadar iyi oynuyor ki farklı düşünenlerin ölümlerini halka haklıymış gibi ya da gereklilikmiş gibi gösteriyor.GERÇEK BAKANLIĞI (GERBAK) big brotherın daha önce vadettikleri gerçekleşmeyince tüm geçmiş dergi, kitap,ses kayıtları ve benzeri değiştirilip eskisini yok ediyor. Partinin açıklamaları ile çelişen bütün kaynaklar bellek deliğine atılıp yok ediliyor. Bütün gazete, kitap, dergi vb yeniden yazılıyor. Parti geçmişi de değiştiriyor geçmişi denetim altında tutan geleceği de denetim altında tutar, şimdiyi denetim altında tutan geleceği de denetim altında tutar mottosuyla hareket ederek tüm geçmişi değiştiriyor, şimdiyle uymayan geçmişteki her şeyi ortadan kaldırınca partinin şimdi söylediği hiçbir şeyin aksini ispatalayamıyorsunuz. Buna yeni söylemde ÇİFTDÜŞÜN deniyor, eski söylemdeyse gerçeklik denetimi deniyor. İNGSOS yönetimi yani ingiliz sosyalizmi YENİSÖYLEM diye bir dil çıkararak kelime dağarcığını geliştirmeyi değil daraltmayı amaçlıyor. Çünkü kelime dağarcığı daraltılınca insanlarun ufku da daralacak düşünme becerileri de gelişmeyecek, sorgulayamayacaklardı. Mesela; iyinin karşıtı olarak kötüyü kullanmak yerine iyi değil denilebilir, az iyi gibi kelimeler kullanılabilir. İnsanlar devrimden önce aslında daha kötü şartlarda yaşarken insanların devrimle birlikte öncekine göre yaşam standartlarının daha iyi olduğuna ikna ediliyor.Aslında insanlar yiyecek-içecek bulamazken birçok ürün karaborsaya düşmüşken aslında yaşam standartlarının çok iyi olduğu iddia ediliyor devlet her gün istatistiksel olarak büyüdüklerini açıklarken insanlar herhangi bir eşyayı jilet ,kağıt, sabun vs. bunları bile bulamıyor.Ama her gün tele ekranlarda devletin her geçen gün daha da büyüdüğünü daha da ilerlediğini refah seviyesinin yükseldiğini anlatıyor. Bunlardan sorumlu olansa varlık bakanlığı. VARLIK BAKANLIĞI (VARBAK) nın öngördüğü ekonomik vaadlerin doğru çıkması için yine gerçek bakanlığı bütün belgeleri rakamları yeniden düzenleyerek hedefe ulaşılmış gibi gösteriyor. Okyanusya ülkesi sürekli bir savaş halinde gösteriliyor ve 2 dk lık nefret videoları ile insanlar kitleler halinde öfkeyle nefretle kontrol ediliyor. BARIŞ BAKANLIĞI (BARBAK) her geçen gün savaşta başarıya yaklaştıklarını açıklıyor. Ülke içerisine halkın olduğu yerlere rastgele bombalar atılarak savaş varmış gibi gösteriliyor ancak bombaları atan yine kendi ülkeleri olduğunu bilmiyorlar. Akdenizde insanlar botlarla kaçarken devlet bu botlardaki kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi bombalıyor ve halk bu görüntüleri keyifle izliyor. İnsanlara öyle bir nefret aşılanmış ki duyarsızlaştırılmışlar. Toplumda korku, nefret, güvensizlik hakim. Okyanusya'nın dünyanın hakimi olduğu algısı oluşturulmuş. Bakanlıklara hep yaptığıklarıyla çelişen isimlerin verilmesinin temelinde iktidarın ancak çelişkilerin uzlaştırılmasıyla sonsuza kadar korunabileceği düşüncesi yatıyor. Partinin sloganına baktığımzda SAVAŞ BARIŞTIR. ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR. CAHİLLİK GÜÇTÜR. Burada sürekli olacak bir barışın sürekli bir savaşla aynı kapıya çıkacağı düşüncesi vardır. Savaşın amacı toprak kazanmak değil toplumsal yapının hiç değişmeden sürmesini sağlamaktır. Özgürlük kavramının içi boşaltılmış olup ormanda yürümekte özgürsün, yemek yemekte özgürsün ancak hukusal ve siyasal anlamda özgürlüğün yok. Boş vakit ve güvenlik geniş kitleleri okur yazar olmaya itecek,kendi başına düşünmeyi öğrenecek bu da hiyerarşik yapının bozulmasına proleterlerin ayaklanmasına neden olacaktı bu yüzden insanların cahil kalması güç dengesi açısından bir gereklilikti.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,6bin okunma
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.