Öyle güzel, öyle tuhaf geldi ki Aytmatov'un kalemi... Okurken "of yoruldum" dediğim ama bir türlü bırakamadığım türden bir kitaptı.
Tek bir gün içinde kaç macera, kaç duygu yaşayabilir insan? Bir tanecik günü, nasıl 400'den fazla sayfada anlatır? Aytmatov öyle bir gün anlatıyor ki bize; her türlü olayı, duyguyu yaşıyoruz. Anlattığı bir günde yaşadığı dönemi, dünya düzenini öyle güzel eleştiriyor ki...
İnanın 2 puanı nerden kırdım bilemiyorum, yalnızca öyle olması gerektiğini hissettim.
Çok önemli not: "Gün Olur Asra Bedel"i okuduktan sonra aslında bu kitabın içinden bir parça olan ama o dönemde basılamamış "Cengiz Han'a Küsen Bulut"u da okumayı unutmayın.