Tren daha da kuzeye doğru yoluna devam ederken yağmur şiddetlendi. Pencereler şimdi yekpare, ışıltılı bir griye dönüşmüştü. Bütün koridorlardaki ve bagaj raflarının üstündeki fenerler yanana kadar gittikçe koyulaşmayı sürdüren bir gri. Tren tıngırdadı, zangırdadı, kükredi, ama Profesör Lupin hâlâ uyuyordu.