Gönderi

İstemeye ismeye kendimi Rauf Bey ve Semiha Hanım yanında buldum neden sürekli bu eve geliyordum bu evde bir şey mıknatıs gibi ruhumu çekiyordu Rauf Beyin karışına oturdum gözlüklerinin üzerinden bana baktı ve acıklı gülümsemesini ruhuma çivi gibi çaktı dayanamadın gene geldin dedi hiç bir şey söyleyemedim ellerimi dizimde birleştirdim savaşa ordusuz giden bir komutan gibiydim Semiha Hanım tabi gelicek lafı hücrelerime kadar işlenen bir tılsım gibi cesaret verdi ellerimi çözdüm Semiha Hanım bana bakıyordu işte o bakış bir annen çocuğuna bakışı gibiydi İçimden Semiha Hanıma sarılmak geldi bu kadın da olan büyüyü anlayamıyordum her göz göze geldiğimizde içimden bir parça kopuyor Semiha Hanımı tamamlıyor gibi geliyordu meraklı bir bakışla günlüğü okudun mu dedi ikinci sayfasını bitirdim dedim Rauf Bey kırışık yüzü bir an gerildi elime düştünüz diye içimden geçirdim.Umrunda değilmiş gibi davranıyordu oysa ağzımdan çıkıcak tek kelimeye hayatı verirdi işte kelimenin insan üzerinde ki etkisi Derin bir çektim Rauf Beye döndüm anlatıcam dedim ama artık oyunları bırakıcaksınız benimle oynamayacaksınız sorular sormayacaksınız sadece beni dinleyeceksiniz tamam der gibi başını salladı gözleri doluyordu anlat dedi bekleyemiyordu insanoğlunun en büyük kanseri beklemekti ve Rauf Bey sabırsızlık şarabını tek yudum da bitirmiş gibi bana doğru yaklatıştı ... “Düşünce; Nergisi tek başına ağlarken gördüm neyin var dedim anlatmadı (benim anlayamayacağımı düşündü) bazen anlayamıyordum çok düşünüyordu durumlarının iyi olmasına karşın ürkek bir hayvan gibi evle okulun arasına kendini sıkıştırıyordu benden başkasıyla konuşmazdı onu ilk gördüğümde bu ürkekliğin altında ki şeyi merak edip konuşmuştum yıllar geçmesine rağmen anlatmadı .Fazla gülmezdi kıvırcık saçlarını topuz yapar ,üzerini yaz kış kalın giyirdi, korkuyordu ama neyden ? Karşımda ağlıyordu başını omzuma koydu güveniyordu bana anlat dedim kafasını yüzüme döndürdü gözyaşlarını sildi o ürkek kız değil içi öfke dolu azılı bir hayvan vardı söyleme şu kelimeyi dedi elleriyle yüzünü kapadı anlatamam ,anlatırsam benimle arkadaş olmazsın anlatırsam dayanamazsın anlatırsam ben diye bir şey olmaz yaşayamam , yaşamak istemiyorum Bilge dedi ölmek istiyorum öldür beni ,ellerini tuttum bende ağlıyordum yaşa Nergis dedim yaşa ki sebep neyse inatla yaşa bak dedi anlamıyorsun basmakalıp cümlelerle kendini rahatlatıyorsun o an ayak tırnaklarıma kadar bir sızı hissettim , o zaman sus Nergis dedim hayatın boyunca konuşma , insanlardan kaçtığın gibi kendinden de kaç ,hayatını kendine zindan et ruhunu bir kuyuya at ve sonsuza kadar çıkma o kuyudan , seni anlamıyorum Nergis seni yaşıyorum kim Nergis sana bunu yapan kim Nergis utanmıştı Benim gerçekten bilip bilmeyeceğimdem emin değildi.Nergis anlatamazdı belki ama anlatmak istiyordu nefret ediyordu herkesten Benden bile özellikle kendinden ağlıyordum gözyaşlarıma hakim olamıyordum içinde ki öfkeyi görüyordum bütün insanlığı öldürmek istiyorsun beni bile korkmuyorum Nergis öldür beni ama Nergis Kim Nergis Benim onu bu kadar sevdiğini bilmiyordu çünkü ben Bilgeydim kimseyi umursamazdım herkesin gözdesi ama bu farklı bir Bilgeydi işte gerçek Bilge, insanlardan saklandığı yerden çıkıyordu İçimde ki o ateş yanıyordu seni umursuyorum , Nergisin Bilerinden tuttum Biliyorum dedim içindeki şeyi biliyorum sana yapılan şeyi biliyorum , Nergis Bileklerimden tuttu gözyaşını sildi korkmuyordu artık sanki içimdeki o ateşi hissediyordu acım acıyor Bilge dedi yaşamak ağır geliyor Nergisin bileklerinden öptüm korkma dedim kim Nergis, sanki Nergisin iç organları bu vücuda uyum sağlamıyordu her yeri ağrıyormuş gibi kasılıyordu ağzından bir kelime çıktı akrabam dedi sonra kucağıma başını koydu biliyorum dedim Nergis biliyorum...
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.