Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
KENTLERİ YAKAN UÇAKLARIN GELİŞİNDEN ÖNCE Açmış zambakların seheri altındaki şu çocuklar ölürse eğer, eğer yoksul ay altındaki şu duvarlar ölürse, acı çektirmemek için bize, her şeyi gömmelisin, sessiz mezarcı. Unutuluş diliyor senden kepenkler ve karanfil, ıslak çimenlerde kelebekler ölüleri öpmek için bekleşirken. Yıkılan duvarları kim duyacak, mezarcı, ezilen çocukların çığlığını kim duyacak, yoksa seheri de gömecek misin sis mezarına? O uzak yosun ay altındaki her şey ölürse, acı çektirmemek için bize, her şeyi gömmelisin, sessiz mezarcı. Buğday kokan çocukları unutma sakın! Tarih kokan duvarları unutma sakın! Yaralı flüt kokan seheri unutma sakın! Otto D'Sola: Bu şiirle başlamak istedim çok uzun yazmak istemiyorum ya da yazarım bilemiyorum.. Bu şiir "Barış İçin Çeviriler" adlı denemede geçiyor bu çevireler YAZKO Çeviri Dergisi'nde yayınlandı bu şiiri de değerli Ülkü Tamer çevirmiş.... Deneme kitaplarıno siz nasıl incelersiniz bilemem ama ben oluşan çağrışımlar ve gündemi katarak yeni bir deneme yazmaya çalışarak incelerim hem daha yaratıcı hem daha uygun oluyor diye düşünüyorum. Gündem Koronavirüs ilerleyen aylarda ya da yıllarda bu denemeyi tekrar okurum diye güncel verileri yazayım: 970 Vaka 9 ölüm... İnsanlara bakıyorum bazıları panik halinde marketlere akın ediyor bazıları temkinli hâlâ bunun bir dış güç oyunu olduğu kanısında.. Ben neye inanıyorum... Ben zenginlerinde olduğu bir salgında dünyanın üç ayda ekseninin kaydırıldığına inanıyorum.. Siyasiler yaşlı, milyarderler yaşlı, toprak ağaları yaşlı, üç dört kadına sahip olup onlarca çocuğu ile iktidarı devam ettiren ataerkler yaşlı... Hani yüzyıl daha yaşasak kapitalizmi sarsacak bir olayın oluşacağını düşünmezdim... Çocukların ve gençlerin ölmediği bir salgını doğanın intikamı diye mi adlandırabiliriz bilemiyorum ama tarihi zamanlar yaşanıyor tüm dünyanın efendileri saklanmış tüm meydanlar kaybedecek bir şeyi kalmayan aç, kimsesi olmayıp sokakta yatan insnalara bırakıldı tüm görkemli AVM ler mağazalar tüketim yerleri Starbuckslar adeta hayalet mekanlara döndü herkes evi ve evdekilerin ne olduğuna dair tanışma fasıllarına girişti, benim ilgilendiğim alan bu işin ekonomik ve siyasi boyutu şuan tüm tüketim merkezleri kapalı ve dünya çok daha güzel ailemiz sevenimiz olduğunu hatırladık ve en önemlisi zenginin bundan ders çıkarmayacak olsa da sistem çarklarının altında ezilebilecek olduğunu gördük. Kapitalizm kendi kendinin sonunu getirecek derdi ekonomistler lakin bir virüs salgını ve çok üst düzey panik ile kısa sürede sarsılarak olabileceği cidden tarihi bir önem arz ediyor Koronavirüs... Ölenler sadece fakirler olsaydı değişen bir şey olur muydu? Ölenler sadece siyahiler olsaydı ya da? Değişen bir şey olmazdı... Sizinle güncel olarak saat 19 verilerini paylaşıyorum sitemizin linki de bu: worldometers.info/tr 841.702.551 Dünyada aç insan sayısı 1.690.696.537 Dünyada aşırı kilolu insan sayısı 752.749.565 Dünyadaki obez insan sayısı 24.108 Bugün açlıktan ölen insan sayısı $ 451.765.781 ABD'de bugün obezitenin sağlığa maliyeti 186.368 Bu yıl suya bağlı hastalıklardan ölenler 802.562.817 İçecek suya erişimi olmayan insan sayısı 2.873.005 Bu yıl bulaşıcı hastalıklardan ölen sayısı 1.682.202 Bu yıl 5 yaş altında ölen çocuk sayısı 68.000 Bu yıl doğum sırasında ölen anne sayısı 1.818.123 Bu yıl kanserin sebep olduğu ölüm sayısı 217.081 Bu yıl sıtmanın sebep olduğu ölüm sayısı Dünyada her gün ortalama 25 bin kişi açlıktan ölüyor ve toplam aç insan sayısı 841 milyon obez insan sayısı ve aşırı kilolu insan sayısının toplamı ise aç ilanların 3 katı... Afrika'da her gün binlerce insan bulaşıcı hastalıklardan ölüyor ama biz umursamıyoruz hayata devam ediyoruz neden umursamıyoruz peki çünkü hayatımızın ölçüsü insan değil sadece biz ve etrafımız, sadece evlerimiz ve arabalarımız böyle olduğu vakit malvarlığı olanlar öldüğü vakit tüm dünya evlerine çekilebilirmiş demek ki... Amerika'nın petrol için yaktığı binlerce Iraklı bebeğin, çocuğun ahı var Tuncel Kurtiz "Geçit Yok" söylevin de öyle demedi mi? youtu.be/wYv4fDaiOPQ Çünkü o dünyanın neresinde olursa olsun insanı ölçüt almıştı en çok onu anımsadım bu günlerde petrol rafineleri ne oldu? varil fiyatları ne oldu? Akıtılan kanlar ve bombalarda parçalanan meçhul bedenlere değer miydi o petrol sevdası sormak isterdim tüm siyasilerin ve tüm zenginlerin hapis hayatı yaşadığı bugünlerde? "Yalnızca barışın değil, aynı zamanda bir barış savaşçısıyım." Der Albert Einstein ve ekler: "Savaş uğruna hiç direnmeksizin göze aldığımız özverileri barış uğruna da göze almak zorundayız" barış savaşçıları bir avuç olduğu için değil mi bunca göz yaşı, bunca yokluk ve yoksulluk... Bakın Ahmet Cemal ne diyor: "İnsanın insan için tek ölçüt olmaktan çıktığı yerde, savaşa karşı çıkmak da dahil, hiçbir protestonun ve savunmanın inandırıcı olması beklenemez." Ve sözde aydın ve sizde iyilikseverlere ithafen şöyle devam eder: ""aydınların", iki kuruş aylığını alabilmek için girdiği banka kuyruğunda ya da hastane kuyruğunda gücü tükenip ölen yaşlı emekliler için sokağa döküldüklerine hiç rastlanmamıştır.(Gündeme ters olsa da mevzu insanı ölçüt almak diye bakalım) Çünkü onlara göre yaşlı emeklilerin aylıklarını ölüm tehlikesiyle karşılaşmadan alabilmeleri ya da sağlık muayenesi konusunda güçlük çekmemeleri, ne kayda değer insan haklarından sır, ne de insanlık onuruna, protestoya değecek kadar aykırıdır." Kendi canımız söz konusu olmadıkça protesto edecek değerli bir şey yok bu dünyada o yüzden bu hale geldik sevgisizlikten ve para, mal mülk hırsından Fakir Baykurt Keklik kitabında Yaşar'ı şöyle konuşturuyordu: "Ne yapacaklar bu paraları biriktirip, biriktirip?" Şimdi hazır herkes evinde paraları ile kuluçkaya yatmışken soralım ne yapacaksınız bu paraları biriktirip biriktirip bir küresel salgının sizi paniğe sürüklemesini beklemek adına mıydı bu birikim? Ahmet Cemal incelemelerinde daima "Sevgi" temasına değinirim çünkü onun en çok önemsediği konudur bu ve bu konu ile bitirelim... Kitabın son denemesinin adı da "SEVGİ KÜLTÜRÜ" Ve şöyle bir parça geçer: "Sevgi kültürü, toplumun sevgileri sınıflandırma ve girdikleri sınıfa göre değerlendirme hastalığının, bir insana sevdiğinizi hangi koşullar altında söylemek ya da söylememek gerektiğini saptamaya kalkışan korkunç faşizminin karşısına çıkmaktır" ve Azra Erhat'ın mükemmel sevgi yorumunu da ekleyelim: "Sevmek, bir insanda bütün insanlık değerlerini sevmektir." Umarım bu sarsıcı günler sevgi bağlarımızı sorgulamamıza neden olur ve tüm insanların daha iyi bir dünya görüşü ve daha iyi bir dünya insanı olmasını sağlar... youtu.be/5XCp_aBV3Fk
Giderayak
GiderayakAhmet Cemal · Can Yayınları · 201745 okunma
··
147 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.