Merhaba sevgili arkadaşlar. Orijinal adı Cronica de Una Muerte Anunciada (İlan edilmiş ölümünün kronolojiği) olan kitap yazarın küçüklüğünü geçirdiği kasabada yaşanan namus cinayetini konu alıyor. Kitap kısa fakat ağır ilerliyor, sebebi ise çok açık. Çok fazla karakter var ve konu birçok karakterin ağzından anlatılıyor. Bence, her kitaba konsantre olmalı ve öyle okunmalı, fakat “Kırmızı Pazartesi” biraz daha fazla konsantrasyon gerektiriyor. Eğer konsantre olmadan okursanız, örgüde ve karakterlerde bir karmaşa yaşayabilirsiniz. Konsantre olamayanlara tavsiyem karakterleri bir yere not etmeniz, böylelikle aklınız karışmaz. Marquez'in burda okuyucunun dikkatini çekmek istediği yer, ne katilin kimliği ne de maktulün kimliğidir. Aşikar şekilde, namus temizleme nedeniyle işlenecek bir cinayet var. Bu cinayetten herkesin haberi var fakat nedense engellenemiyor. Akla gelen ilk düşünce; "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." oluyor. Beni en çok etkileyen ve şaşırtan noktalardan biri ise, korkunç cinayete kurban giden Santiago’yu son görenlerin, onun kendilerine veda ediyormuşçasına el salladığını söylemeleri oldu. O haliyle canlandırabildim gözümde. Hele ki kitabın son kısımlarında anbean aktarılan cinayet anını soluksuz okuduğumu söylemeliyim. Kitabın kapağını açtığınız ilk andan itibaren olay yerinin bir şahidi oluyor ve cinayetin işlenmesine engel olmak istiyorsunuz. . . Sevgim üzerinize olsun, keyifli okumalar dilerim.

Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178.2k okunma

·

36 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Asiye FATSA ÖZDEMİR