Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Ben, bir zamanlar yine bir Bulgar köyüne girmiştim. Namussuz bir Yunanlı köy ihtiyar kurulu üyesi beni ihbar etti, kaldığım evde sarıldım. Dama fırladım, damdan dama atladım. Ayışıklı bir geceydi. Kaçmak için kedi gibi taraçadan taraçaya atlıyordum. Ama gölgemi görüp damlara çıktılar, beni yaylım ateşe tuttular. Ne yapabilirdim? Bir avluya atladım; avluda uyuyan bir Bulgar karısı geceliğiyle fırladı, beni görünce ağzını açıp bağırmak istedi, ama elimi uzatıp dedim ki: «Aman! Aman! Sus!» ve göğsünü tuttum. Kadın sararıp mayna etti Yavaşça, «Gir içeri,» dedi, «görmesinler bizi!..» İçeri girdim, elimi sıktı: «Yunanlı mısın?» dedi. «Evet, Yunanlıyım, beni ele verme!» deyip belinden yakaladım. Ses çıkarmadı. Birlikte yattık. Kalbim hazdan titriyordu. «Nah,» diyordum, «nah ulan Zorba, kadın bu demektir, insan bu demektir! Bu Bulgar mı, Rum mu, hamhum şaralop mu? Aynı şey be; insandır, insan! öldürmekten utanmıyor musun? Tuh sana!» Onunla birlikteyken, onun ılıklığı içinde olduğum sürece bunları düşünüyordum. Ama o kuduz köpek «vatan» bırakmaz ki! Sabahleyin, dul Bulgar karısının verdiği Bulgar elbiselerini giyerek kaçtım; merhum kocasının elbisesini sandıktan çıkarıp vermişti; tekrar geleyim diye de dizlerimi öperek yalvarıyordu... Evet, evet, ertesi gece oraya gene döndüm, ama, yurtsever olarak; evcilleşmez bir canavar olarak; bir teneke petrolle döndüm. Köyü yaktım. O zavallı kadın da birlikte yanmış olmalı. Adı Ludmila idi... Zorba içini çekti; bir sigara yaktı, iki soluk çektikten sonra attı: — 'Vatanım' diyorsun... Kağıtlarının sana söylediği, incir çekirdeğini bile doldurmayan o boş sözlere kulak asıyorsun... Sen beni dinle; vatan var oldukça insan canavar kalacaktır, evcilleşmez canavar... Ama, şükür Tanrı'ya, kurtuldum, geçti! Ya sen? Karşılık vermedim. Benim, sandalyeme çakılmış yalnızlığımın içinde düğüm düğüm çözmeye savaştığım bütün sorunları, bu adam dağların arasında; temiz hava içinde kılıcıyla çözmüştü. Umutsuzca gözlerimi yumdum. Zorba bıkmıştı: — Uyudun mu patron? dedi. Ben budala da, oturmuş seninle konuşuyorum. Mırıldana mırıldana yatağına uzandı. Biraz sonra horladığını duydum. Bütün gece uyuyamadım. Yalnızlık dolu köşemizde, o gece, ilk kez duyduğum bir bülbül sesi dünyayı dayanılmaz bir acıya boğdu. Gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülüp aktığını duydum birden.
Can YayınlarıKitabı okudu
··
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.