Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atatürk’ün en yakınındaki gazeteci, Falih Rıfkı Atay yazıyor... “Bir öğretmen Atatürk aleyhinde kötü şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti. Bakan: - Oğlum, dedi, hakkınızda biz hiçbir şey yapamayız. - Niçin yapamazsınız? - Oğlum suçun Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz. - Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım. - Hele biraz bekle! Çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonra yine gel. Bakan bir akşam sofrada Atatürk’e meseleyi açtı: - Hani efendim, hakkınızda ağır bir hiciv yazan öğretmen vardı… - Evet - Af kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor. - Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır? - Hayır, efendim! - O halde niçin bana soruyorsunuz? - İşlediği suç sizin hakkınızda… - Aşk olsun sana!.. . Beni şahsi dargınlığım için kamu emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar egoist mi sanıyorsun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz. (Falih Rıfkı Atay; Babanız Atatürk, sayfalar 120-121) Atatürk’ün askerlik yıllarında kafasına şişe fırlatarak yaran bir askeri hekimin, O Cumhurbaşkanı olduktan sonra orduda göreve devam ettiğini yine Falih Rıfkı anlatır... Büyük adamların bir sırrı da; kişisel duygu ve hırslarının üstüne çıkabilmesidir. Alıntı...
··
8 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.