Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
Reşad Ekrem Koçu'nun önemini Orhan Pamuk'un "İstanbul | Hatıralar ve Şehir" eserinde anlamıştım. Özellikle orada sözü geçen İstanbul Ansiklopedisi ve ona dair birkaç görsel beni çok etkilemişti. Topkapı Sarayı da oradaki etkilenimden yola çıkarak sayfalarında gezindiğim ilk Reşad Ekrem Koçu eseri oldu. Yaşadığımız şu karantina günlerinde doğru da bir seçim olmuş diyebilirim. (Unutmadan, hayat eve sığar!) Daha önce -rehberli/rehbersiz- birkaç defa gittiğim Topkapı Sarayı'nı, bir de evde Reşad Ekrem Koçu'nun elinden tutarak gezmek harikaydı. Hatta diğer deneyimlerime nazaran daha etkileyici olan yönler oldu. Çünkü bir mimari portre sunmaktan ziyade bu anıtsal mimari mozaiğin içinde yaşananları, Koçu'nun gözümün içine bakıyor gibi anlatan biçemi çok etkileyiciydi! Bir ara 'efendim' falan diye hitap edince estağfurullah, diyesim dahi geldi. R. E. Koçu: "... İhmal edilecek bir ziyaret değildir. ... Tarihçesini iyi bilen ve sohbeti tatlı bir rehberle Topkapı Sarayı’nı ve müzesini gezmek, felekten çalınmış bir gün olur. Bu rehberi buluncaya kadar, canınızı sıkmazsam, Topkapı Sarayı’na bu kitabın yapraklarında beraber girelim." diyerek mütevazı bir şekilde elini uzatıyor. O eli tuttuğumuz zaman, Bab-ı Hümayun'dan sarayın birinci avlusuna ilk adımı atmış oluyoruz. Bu büyük kapının şahit olduğu kanlı sahneler kanımın çekilmesine sebep oldu. Özellikle Sultan III. Mehmed zamanında Defterdar Doğancı Kara Mehmed Paşa'nın kesilen başıyla topmuş gibi saatlerce futbol oynayan yeniçeriler! Kapıdan girip devam ettiğimiz de birinci avludaki mekanları geziyoruz. Kiliseden ve Nef'î'nin öldürüldüğü odunluktan söz ediliyor ve maalesef bu odunluk bugün mevcut değil. Bir edebiyatçı olarak o odunluğu görmeyi, Nef'î'yi duyumsamayı çok isterdim! Sonrasında Koçu'nun, bu soğuk yerde fazla durmayalım, dediği Cellat Çeşmesi'ne, oradan da Alay Köşküne giderek ilk etabı bitiriyoruz. Ardından önünde durduğumuz yer Babü’s-Selam ve ardındaki ikinci avlu. Bu bölümde mimari eserler ve yaşanmışlıklar yanında padişahlar ve onlarla alakalı iş ve işleyiş üzerine tarihsel bir sunum yapıyor Koçu. Gezmeye kısa bir ara gibi düşünebiliriz. Devam ettiğimiz de geldiğimiz yer Babü's-saade ve Enderun üçüncü avlu devamında dördüncü avlu. Bu bölümden itibaren söz edilen şeyler artıyor. Bu yoğunluktan dolayı biraz soluklanmamız istenmiş gibi burada geziye 'Enderun Teşkilat ve Nizamı' bölümüyle ara veriyor ve teşkilat, nizam hakkında sohbet ediyor Koçu. Sohbet sona erdiğinde geldiğimiz yer Harem. Bu bölüm çok yoğun ve karmaşık gelebilir Topkapı Sarayı'nı gezmediyseniz. Hoş gezmiş olsanız da karmaşık gelebilir, bana geldi! Bunu daha anlaşılır kılmak için Koçu'dan destek alayım; Koçu: "Topkapı Saray'ında Harem-i Hümayun bir âlemdir. Ayrı ayrı devirlerde yapılmış daireler, salonlar, odalar, koridorlar, hamamlar, taşlıklar, sofalar, merdivenler, geçitlerden mürekkep bir labirenttir, ilk giren ilk adımda yolunu şaşırır." Şaşırdım! Padişahın, saç-sakal kıllarına uygulanan tören, yine padişahların banyo geleneklerinde düşündüren âdetler, lan acaba diyeceğiniz durumlar, işlenen cinayetler, çöküş ve ayağa kalkış, I. Abdülhamid'in mektuplar yazdığı, aşkını dilediği, ayaklarını yüzüne gözüne sürme, öpme isteği ile taştığı çocuk cariye Ruhşah vs. Kısacası Harem bölümünde okuyacağınız pek çok ilginç olay, ilginç âdet olacak. Yolumuza devam edip son olarak geldiğimiz yerse Birun yani dış saray. Bu bölümdeki eserlerin çoğu maalesef günümüzde mevcut değil. Koçu, mevcut olan ve olmayan her şeyden o güzel biçemiyle söz ettikten sonra gezimizi bitiriyor: "Saraya Bab-ı Hümayun'dan girmiştik. Sarayburnu civarında bugün mevcut olmayan iki kuleli Topkapı'dan bir kayığa atlayıp ayrılalım. Elveda Topkapı Sarayı Hümayunu!" Sanırım Koçu başka ben başka bir kayığa bindim. Kendimi evde buldum. Yaşadığımız karantina günlerinin sonunda Koçu'nun elinden bir daha tutup bu kitabı bir de Topkapı Sarayı'nı gezerek okumak şart benim için! Çünkü ben, sarayın tarihçesini ve sarayda yaşananları çok iyi bilen, sohbeti tatlı bir rehberi buldum, kim mi? Elbette Reşad Ekrem Koçu! Huzurlu okumalar. Umuyorum ki bir süre sonra da huzurlu gezmeler olur.
Topkapı Sarayı
Topkapı SarayıReşad Ekrem Koçu · Doğan Kitap · 2015109 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.