Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

yolu üstüne çıkan her şeyi yalayıp yutan bu doymak bilmez iştahı duyuyorum. başkalarının acılarıyla sevinçlerine ruhumu besleyen bir gıda olarak, kendimle ilgili olduğu sürece ilgi gösteriyorum. sevginin beni çılgınlıklara sürüklemesi artık imkansız. hırs, yaşadığım şartlar yüzünden bastırılmış, ama başka bir biçimde ortaya çıkar bende, çünkü bence hırs, egemenlik isteğinden başka bir şey değildir; benim de bütün çevremdekileri boyunduruğum altına almak, kendime göre aşk, bağlılık ve korku yaratmak demek olan asıl zevkim egemenliğin başlıca belirtisi ve en büyük zaferi değil mi? başka birinin acılarının ya da sevinçlerinin kaynağı olmak -hak söz konusu değilken- gururumuzu bundan çok besleyen bir şey düşünülebilir mi? peki mutluluk ne? doyma noktasına ulaşmış bir gurur. kendimi dünyadaki öbür insanlardan daha iyi, daha güçlü hissedebilseydim, mutlu olurdum; herkes beni severdi. kendimde sonsuz bir sevme yeteneği bulurdum. kötülük, kötülüğe yol açıyor. ilk sızı, başkasına acı çektirmenin zevki hakkında ipucu veriyor bize. kötülük kavramı gerçeğe uygulanmak istemedikçe insan kafasında biçimlenemez. fikirler, organik yaratıklardır. derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dahi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölü veren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır.
Sayfa 150 - CanKitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.