Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Müellif: ”şeytan içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?“ ayet-i kerimesini tercüme etmiş ama maalesef yine Kafdağı büyüklüğünde bir gaf yapmakta hiçbir beis görmemiştir. Evet, maalesef ayet-i kerimede geçen ”namaz" kelimesini, bir kesme işaretiyle ”dua" diye açıklamaya kalkışımıştır. Müellifin bu konulardaki gayrı ciddi tutumu her satırda kendini gösterdiği için, bu tasarrufunda art niyet aramak istemiyorum. Ancak bir zamanlar 19 sayısı üzerine yoğun tartışmaların yapıldığı günlerde duyduklarımızla bir irtibat kurmaya kalkışan çıkarsa, art niyet de arayabilir. Hatırlanacağı üzere ABD’deki Reşad Halife'in Türkiye’deki halifesi/temsilcisi olarak tanıtılan Edib Yüksel, bir tartışma esnasında sözü tam da bu noktaya getirmiş ve bir turistle kol kola gezerken namazını kıldığını söylemiş, açıklamasını da, neticede namazın dua olduğunu belirterek yapmıştı. Günümüzde İslam üzerine yapılan tartışmalarda, kötü niyetli insanlarin kullandıkları yöntemlerden biri de bazı terimleri, sözlük anlamlarına irca ederek kafaları karıştırmaktır. Kimilerinin çıkıp Kur’an'da ”faiz" yok ”riba" var demesi, bazılarının "faiz" iyi bir şeydir, çünkü bazı ayetlerde ondan övgü ile bahsediliyor, demeleri bu kabildendir.” Bu tür saptırmalardan biri de ”namaz” üzerinde yapılmaktadır. Onun manasının dua olduğunu söylemek, bu tür saptırmaların en çok ciddiye olanınıdır; dolayısıyla en tehlikeli olamdır. Müellifin tercümesinde de böylesine bir tahrife yer verilmiştir. Konunun aslı şudur: Bir lafız ya hakikat ya da mecaz olarak kullanılır. ”Hakikat, konulduğu manada kullanılan lafız demektir. Bazen luğav'î, bazen şer’î, bazen ise örfi olur. Luğav'ı“ hakikat, dilde hangi mana için vaz’edilmiş ise o manada kullanılan lafız demektir. Mesela, güneş, ay, yıldız lafızları, bilinen manalar için konulmuştur. Bu manalarda kullanılırsa luğavi hakikat olur. Şer'î hakikat, Şâri'in kastettiği manada kullanılan lafızdır. Mesela Namaz, hac, zekât, evlenme gibi lafızlar, Şâri'in bir takım manaları kastetmek üzere koyduğu lafızlardır. Bunların bu manalarda kullanılması, Şer’i hakikat adını alır. Örfi hakikat, örfte kendisiyle hangi mana kastediliyor ise o manada kullanılan lafızdır."546 Mesela bir toplumda ”et” denilince "kırmızı et”in anlaşılması örfi hakikattir. ”Et yedim" diyen insanın balık ya da tavuk eti değil, dana veya kuzu eti yediği anlaşılır. ”Şu ağaçtan yemem" diyen kimse, ”onun meyvesini yemek istemediğini” kastetmiştir, ”kabuğunu” veya ”gövdesini” değil. Bunun böyle anlaşılması örfi bir hakikattir. Bu kurallar bilinmez veya itibar edilmezse dilde anarşi çıkar ve anlaşma zorlaşır. Bu sebeple bir kimsenin namaz, oruç, hac, zekât ibadetlerine veya Şer’î hakikat olan diğer terimlere, Şerî hakikatin dışında karşılıklar vermesi, büyük hatadır ve telafi edilmeyecek kargaşalara yol açar.Mesela “evlendim” diyen bir insanın ”nikâhlı bir eş aldığı" anlaşılır ve bu anlam, bu kelimenin örfi hakikati olmuştur. Hâlbuki kelimenin hakikat anlamı ”ev sahibi” olmak olmalıydı. Ne var ki kullanım böyle olmamış, 0 ikinci mana, yani ”ev sahibi olmak" manası mecaz olmuş, hakikat ise ”eş sahibi olmak” olmuştur. İşte bunun gibi ”dil" ve ”usul” kuralları bilinmez ve bunlara riayet edilmezse, bilginin üretiminde ve paylaşımında kargaşa ve kaos yaşanır. Gerçekten de bu gün televizyonlarda bir takım konuları tartışan meslektaşlarımız bu konularda yeterince hassasiyet göstermedikleri için, çok gereksiz polemiklere kapı açmakta, dolayısıyla tartıştıkları konular yeterince yararlı olmamaktadır.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.