Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1789’da açılmış devrimler çağı Napoleon’un yenilgisiyle kapanmaz. 1815 statüsü için ilk büyük uyarı, 1820-21 yıllarından başlayarak kendini gösterir. Bu dikkati çekiş, az gelişmiş güney yöreleri içindir özellikle: Askeri müdahaleler, İspanya yarımadası ile İtalya’da, fazla kalabalık olmayan azınlıkların yol açtığı devrimlerin üstesinden çabucak gelir. Bununla beraber, Rusya’nın, İngiltere’yle Fransa’nın rakip tutkularıyla desteklenen Yunan başkaldırısı sürer ve zaferle sonuçlanır. 1830-31’de ve 1848-50’dedir ki, hareket, kıta Avrupa’sının en büyük bölümüne yayılır. Sadece Rus İmparatorluğu dışında kalır bunun ve Osmanlı İmparatorluğu’nu henüz sarsmaz; şurası bir gerçektir ki, bu sonuncusu, bir Muhammet Ali’nin tutkularından yakasını sıyırmışsa, Avrupalı güçlerin daha başka hedeflerine borçludur bunu. Öte yandan, olayların eşzamanlı oluşu öyle tam da değildir: İçlerindeki kararsızlık sürekli olan İspanya ile Portekiz’de iç savaşlar - dışarda olup bitenlerden bağımsız - durup durup başlar; bunun gibi, İsviçre Konfederasyonu, 1848 yılının büyük sarsıntısını beklemeden eski oligarşileri boğar. 1848’de Tocqueville’in gözlemi şudur: “Ve işte Fransız Devrimi’dir bu yeniden başlayan, çünkü hep aynı...” Gerçekten, bu sarsıntılar 1789 ve 1792-93 yıllarındaki sarsıntıları hatırlatırlar. Ne var ki, barışçı ideoloji baskın gelir: Uluslararası uyuşmazlıklar sınırlıdır; kamu selameti I diktatörlüğü, hep geçici olarak istisna kabilindendir: Roma’da, Venedik’te, Budapeşte’de. Romantik coşkunun, ne denli hızla büyümüşse o hızla da düştüğü görülür, hayal kırıklığı çabaları köstekler; ne olursa olsun, termidor beklemez, ateşin tutuştuğu anlar uzun sürmez, kurucu meclisler aldatıcı uzlaşmazlıklara vermişlerdir kendilerini, ele geçirilen Bastille’ler çok geçmeden kaybedilir ve yürüyen milliyetlerin erkenden soluğu kesilir.
··
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.