Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dedesi Mustafa Celâleddin {Konstantin Borzecky}
Örneğin, dedemin beni döne döne dans eden dervişlerin toplantısına götürüşünü çok iyi hatırlıyorum. Çok insan vardı. Belki otuz, belki elli kişi toplanmışlar, karanlıkta ellerinde küçük ateşlerle kendilerince dua ediyorlardı. Hepsinin kavak gibi upuzun boylu olduğunu düşünmüştüm, hatırlıyorum da. Hepsi birden şarkı söyleyip bağrışıyordu. Hiçbir şey anlamamıştım, ama onların yaptığı gibi yapıyor, hatta onlardan daha çabuk hareket ediyordum. E, küçücük bir oğlandım o zaman. Dedem gittiğimiz dergâhın başıydı. Beraber gittiğimizde ibadet sırasında beni halkanın ortasına iterdi. Duanın ritmine göre dönmem gerekirdi. Onların tuhaf, fanatik ve yükselen sesleriyle yavaş yavaş, hayır, belki de çabucak, kendimden geçer, incecik bacaklarımın üstünde topaç gibi dönmeye başlardım. Yorgunluktan yere kapaklanıncaya kadar böyle dönerdim. Belki de, o zaman tanıştım yüreğimle. Yorulan ben değildim, oydu. Bu yaşlıların yanında aklımı yitirebilirdim. Tutkulu, insanı sarıp sarmalayan duaları, kendilerinden geçişleri beni son derece etkilerdi. Çok duyarlı bir çocuktum. Dahası, gece yaşanırdı bu törenler, açık havada yapılırdı. Yoğun bir şekilde gizem duyumsardım. Korku ve merak dolardı içime. O anlarda yıldızlar çekerdi beni. Parlak yıldızlar başımın üstünde sallanır, dervişlerin seslerinin yükselmesiyle irileşir, büyürlerdi. Anımsadığım başka bir şey de dedem gibi iri yarı ve sert bir insanın yanında olmaktan duyduğum keyif. Keyifliydi, çünkü herkes onu sever, biraz da ondan korkardı. Bense korkmazdım ondan. O da beni severdi ve ben bu sevgiden yararlanmasını bilirdim. Küçüktüm, ama kurnazdım da. Kocaman, ak sakalı vardı dedemin...
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.