Aslında benim taraf olarak bakmanın sebebi şudur; okudunuz mu bilmiyorum ama bu kitapta en genel ifadesiyle büyük bir işçi grevinin işverene karşı uğradığı hezimetten bahsediliyor ve kitap özelinde güçlü işveren güçsüz ise işçidir. Neticede bu alıntı bu işçilerden birinin düşüncesi olarak yazarı tarafından münasip görülmüş. Bu düşüncenin doğmasına sebebiyet veren şey işverenlerin aylarca devam eden greve, açlığa ve türlü zorluğa rağmen bir türlü geri adım atmamalarıdır. Lütfen benim yazdıklarımı bu minvalde algılayın. İşin içine Tanrısal boyutları dahil edersek kolayca sıyrılamayacağımızı düşünüyorum. Çünkü kimisi inanır kimisi inanmaz, inananların dahi inanma gerekçeleri çok farklı iken nasıl ortak bir paydada buluşabiliriz inanın hiçbir fikrim yok.
Yanlış anladınız İşin içine dini katmadim. Olguya Kavramsal bakıştan bahsediyorum. Yaşadığımız zamana bakıldığında Kitap özelinde olmasa da tarihte gerçekleşen İşçi grevlerinin sonuç olarak sendikalaşma, grev hakkı, ücretlerin iyileştirilmesi v.s gibi olumlu sonuçlar doğurduğu görülebiliyor. Olgulara tekil olarak ya da belirli bir yer ve zaman üzerinden bakarsak gerçeğe ulaşamayız diyorum sadece.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.