Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Üstümdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası
İlk paragrafta kitabı genel manada değerlendireceğim. İkinci paragraf ve sonrası düşünsel değerlendirmeyle ilgilidir. Kitap özellikle "ahlak" felsefesini önemseyen her insanın sıralı okuma yaparken "Epikurosçu" düşünceden hemen sonra okunması gereken kitaplardan biri olarak bilinmeli. Zeki Eyüboğlu gibi bir üstadın çevirmiş olmasına rağmen terminoloji bilgisi zayıf insanların kitapta bocalaması çok olağan. Saatlerce süren ve not alarak okunan bir kitap olmalı. Notları birleştirdiğinizde size birtakım ipuçları veriyor. Sonrası okuma yapmaya devam etmekle gelişecektir. Kitap, Stoalıların ahlaka özgü bir düşünce katılığı olduğunu net bir şekilde ifade eder. Bilgece bir ahlak düzeyinin olması gerektiğini savunur. İnsanın bir "ahlak yasası" çerçevesinde yaşaması gerektiğini bu gerekliliğin de olumlu anlamda bir "özgürlük" tanıyacağını söyler. Ahlaklılığı buyurmanın akla uygunluğunun ödev tanımıyla gerçekleşmesini önerir. Çünkü, eğilimle çatışırsa ahlaklılığın buyurtusunu kimse seve seve dinlemez der. İyi ve kötü kavramlarını belirlemeden evvel ahlak yasasının geldiğini söyler. Stoa düşüncesiyle kendi ahlak yasasını kıyaslar. Stoalılara göre katı ahlak kurallarında bir ağrı örneği verir. "Ağrı, sen kötüsün ama sana yine de söylemeyeceğim" cümlesi bir Stoalı düşüncesi örneği olarak sunulur. Bu söylemi tamamen reddetmez Kant, "doğru fakat kişiliğe kötülük getirecek bir durum söz konusu değil" der. Kişiliği ayrı fakat bağlantılı tutar. Saygı kavramını değerlendirir ve ahlak temelli olduğunu onun da ödev bilincine dayandığını söyler. Saygı için kitaptan şu cümleleri not etmişim: "Değer verdiğimiz, ancak korktuğumuz bir nesne, duyumu daha kolay olduğundan saygı içerikli korku eğilimine, saygı da sevgiye dönüşür". Kant'ın Stoalı fikirlere en sert eleştirisi belki de şudur: "Eylemleri "soylu", "yüce" ve "ulu" diye niteleyerek insanları çalışmaya yöneltmek; ahlaka özgü düşünce katılığından ve kendini beğenmişliği artırmaktan öte bir anlam taşımaz" der. Okurken aklıma "fazla tevazu kibirdendir" söylemi geldi. Evet Kant'a göre de öyle. Aşırı ahlaklı olma takıntısı bir kendini beğenmişlik ve kendini-sevmenin dışa vurumu olarak görüyor. Bir başka eleştirisinde ise bu tarz bir katı kurallar bütünü ahlaklılık öğretisiyle insanın kendisine yalan söyleyerek "mutluluk" kavramından uzaklaşılacağını söylüyor. Pratik aklın analitiği kısmında, erdem ve mutluluk kavramlarını ele alır. Erdem (mutlu olmaya değer), mutluluğa erme yolundaki her türlü çabanın "en üst koşulu", bu nedenle de "en üstün iyi" olma durumu olarak tanımlanır. Mutluluk ve "ahlak öğretisi" kavramlarını karşı karşıya getirmez. Yalnız, burada Stoalı tanımlama olan "mutluluk" kavramı salt pratik aklın analitiği yapılarak yeni bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Başlık olarak seçtiğim "üstümdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası" ise, kitabın sonuç kısmında kaleme alınmıştır. Şöyle der: "Bunların ikisini de karanlıklarda gizlenmiş ya da çevrenimin dışındaki aşkın alandaymış gibi aramanın ve öyle sanmanın gereği yoktur. Onları önümde görüyor ve varoluşumun bilinciyle dolaysızca bağlantılı kılıyorum." "Ahlak yasası, en başta hayvanlıktan bağımsız bir yaşamı aydınlığa çıkarır."
Pratik Usun Eleştirisi
Pratik Usun EleştirisiImmanuel Kant · Say Yayınları · 2019593 okunma
·
440 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.