"Bildiğim şu ki, o gelince İstanbul annem olurdu birden; duvarlar annem, pencereler annem olurdu. Kapıya koşar, kimsenin ruhu duymadan içeriye alırdım onu, yüzünü saklardım bir yerlere, gözyaşlarını, ortaya saçılan ayak seslerini ve bakışlarını saklardım. Kalırsa sevgisiyle şefkati açıkta kalırdı sadece, onları hiçbir yere sığdıramazdım".