Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Kusura bakmayın, Nâzım ama niye böyle bir şey yaptınız? Ne anlamı vardı? Polonya da sosyalist bir ülke...” “Hayır, öyle değil. Bıkmıştım artık! Batı’da sümüklü çocuklar bile soruyordu, hoş burada da durum farklı değildi, herkes soruyordu: ‘Moskova’da yaşayıp kendinizi Moskovalı sayıyorsunuz, ama neden Sovyet vatandaşı değilsiniz,’ diye. Batı’da tüm toplantılarda gazetecilerin bana sorduğu iki değişmez soru var. Biri, oyunum ‘İvan İvanoviç’in neden yasaklandığı, ikincisi neden Sovyet yurttaşı olmadığım. ‘Her yerde Sovyetler Birliği propagandası yaparken neden Sovyet pasaportu almak istemiyorsunuz?’ diye soruyorlardı. Her seferinde Yoldaş Stalin’in bana pasaport vermediğini açıklayacak halim yoktu ya! Politik nedenlerin dışında bir de yaşamsal olanlar var. Burada Merkez Komite’nin konuğu olarak yaşıyordum. Yabancıydım yani. Dünyada hiçbir yerde evim yok, açıkça söylemek gerekirse, çocukluğumu bir tarafa bırakacak olursak, hiç olmadı da. Şimdi ise evim burada, Moskova’da. Ve ne yazıktır ki nikâhlı karımı bu eve kaydettiremiyorum. Vera’nın ikametgâhını aldırmak için polise gittim. Yabancı olmam nedeniyle, geçici kayıt yapabileceklerini, bunun da altı ayla sınırlı olduğunu söylediler! Nikâhla ilgili resmi işlemleri yaptırmış olmamıza, Sovyet yasalarına uygun olarak nikâhlanmamıza rağmen! Böyle bir düzen. Biliyor musun, burada birisinin evine çakılı kalır, kurtulamazsınız! Yasa öyle bir işliyor ki, Vera halen ilk kocasının yanında yaşıyormuş gibi görünüyor. Burada yüz binlerce ayrılmış çift, kalan ömürlerini aynı odada geçirmek zorunda. Tamam, o iyi ve dürüst bir insan, ama bu durumdan kurtulmak gerek. Ben hasta bir insanım. Yarın bana bir şey olduğunda, Vera nereye gidecek? Ne olacak ona? Buna verilecek bir yanıt var mı? Çıldıracak durumdaydım. Genelde insanlar karşısında sorumluluk duygusunu yoğun yaşıyorum, hele bir de konu karım olunca, anlıyor musunuz? Bu duruma daha fazla dayanamazdım!” Hruşçev’in telefonundan önceki gece senin, “Vatan sadece dedelerinin mezarları, selvi ve kayın ağaçları değildir. Bunların hasretini çekmek zor iştir, ama dayanılır. Vatan kavramını gerçek kılan, en basit hayalinden en yüksek amacına kadar, halkının ruhudur! Eğer halkından uzak düştüysen ve eğer basit hayallerden en yüksek amaca uzanan yolda, süreci kısaltacak bir katkın olamıyorsa ona, bahtsız bir insansın demektir” sözlerini ilk kez tam anlamıyla algılamıştım. Şimdi, sensiz kaldığım bu günlerde halkımı düşünüyorum. Nerede o? Moskova’da yok. Hayali ne? Mutluluk, her zamanki gibi...
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.