Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bu İnn-celeme diğer incelemelerin altında kalmaya mahkumdur!
İkinci Dünya Savaşı'nı, Hitler'i, Stalin'i, Komünizme getirilen eleştiriyi bir tarafa bırakıp, sanki onları duymamış gibi, onlar hakkında bir bilgiye sahip değilmişim gibi sadece Cumhuriyet tarihimizi dikkate alarak ve yine bundan bağımsız bir şekilde sosyal bir varlık olarak insan yapısındaki evrensel işlenişi anlamaya ve değerlendirmeye çalışacağım... 'Bir kitap neden yazılır' sorusunun bir cevabını ortaya koymuş bir eser olduğunu söyleyebilirim, Hayvan Çiftliği için. Eserde okuduğum hiçbir paragraf bana yabancı gelmedi, hepsine aşinaydı gözlerim, kulaklarım ve düşüncelerim... Onun için yadırgamadım, şaşırmadım sadece bazı şeyleri kanıksadığımın farkına vardım; biracık da olsa bundan silkelenmek için hareketlendim... Kitap kaleme alınırken daha ortada adı sanı yok olan birçok olayın bu kadar büyük bir benzerlikle ortaya çıkması, "Tarih tekerrürden ibarettir" anlayışını yadsıyan kesime dönüp bakma ihtiyacını duydum, evet belki tarih tekerrürden ibaret değildir ama tarihin tekerrürü içerdiğinin bir gerçek olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Domuzlar, domuzların koruyucuları olan köpekler, düşüncesiz kitleyi oluşturan ve sloganları ifa eden koyunlar, kendini sadece işe veren ve ' 'Önder her zaman haklıdır', 'Daha fazla çalışacağım'ı ağzından düşürmeyen tam bir emek işçisi olan atlar, sadece tatlı tatlı konuşan ama bir iş yapmayan kuzgun, Önder Domuzun sözcülüğünü yapan tombul domuz ve diğerleri... Her şeyiyle tam bir ders kitabı, çocukların da, gençlerin de, görmüş geçirmiş insanların da rahatlıkla okuyabileceği ve her kesimin kendine göre anlam çıkarabileceği değerli bir eser. Değerli çünkü rahatına düşkün insanların, kendi imrapatorluklarını kurarken geçtikleri aşamaları tek tek beyninize kazıyor. I. Aşama Önderde düşüncenin ortaya çıkması, 'efendi olmak istiyorum', 'çok rahat bir hayat yaşamak istiyorum' vb. II. Bu hedefi gerçekleştirmek için kullanılacak hedef kitleyi oluşturma çalışmaları. Bunu yaparken tabii ki günün şartlarını iyi bir şekilde kullanmak gerekir, örneğin bir savaş ortamındaysanız, özgürlük iyi bir slogandır, daha rahat bir ortamdaysanız ırksal söylemlerle öne çıkabilirsiniz, yeri uygunsa yine din önemli bir unsurdur. Bakın, hemen paniğe kapılıyorsunuz buna gerek yok, 'ama ben aslında dinsizim şimdi din üstüne bu imparatorluğumu kurarsam ileride bu işimi zorlaştırmaz mı'. Hiç sorun değil, ağzı laf yapan iyi beslenmiş tombul danışmanların, değişecek sloganlarını seslendiren beyinsiz koyun kitlen ve bunu fark edip başkaldıran hainleri cezalandıracak köpeklerin varsa sıkıntı yok, doğru yoldasın devam. III. Yerine göz kuyduğun hedefi iğrençleştir, elinde tutanı canavarlaştır, kendini sakın ortaya atma bu aşamada. Bu canavar aslında koyunlarını ve diğer hayvanların için bir işkence kaynağı, sen ve hayvanların bu canavarlardan kurtulmak için mücadele edeceksiniz ve gerekirse bu uğurda ölecek, öldüreceksiniz! IV. Şartlar oluştuysa artık savaş başlasın. Fakat burada dikkat etmeniz gereken bir şey var, mümkün mertebe tombulun işini kolaylaştırmaya çalışın yani ileride kahramanlık öykünüzü yazarken elini biraz güçlendirmeniz lazım onun için mümkünse bir iki yara alırsanız çok iyi olur. Tombul tabii ki de, bir yolunu bulur, bunu bir şekilde yazar ama siz de bu anlamda birazcık da olsa gayret ederseniz, hikaye daha güzel olur ve daha inandırıcı olur. V. Savaşı kazandıysanız. Şimdi, size muhalif olanları tasfiye etmenin tam zamanıdır. Burada kullanacağınız en güzel yöntem 'hain' (daha geriye de gidebiliriz ama sınırlandırmak için cumhuriyetten başlattım). Dikkat edin kaybeden hep hain olmuştur. O aslında birilerinin ajanıdır ve olumlu olarak görünen hareketleri de hep bu ajanlığı örtpas etmek için kullanmıştır (bkz Snowball ve Önder Napoléon). VI. Her şey güzel de, yoksulluk baş gösterdi! O zaman gün dayanışma günüdür, tayınları yeniden düzenlemek (dikkat "kısıntı" vb. kelimeleri asla kullanmıyoruz) gerek. Kimlerin tayınlarını? Tabii ki Önder ve köpeklerinin değil, diğer hayvanların. Hatta onlar açlık çekerken varsa Önder'e de bir rakı sofrası kurun. 'Ama efendim ya ayaklanırlarsa' Yahu tombulu sürsene sahaya, "Önder'in aslında hayvanların derdine yandığı için içtiğini, bunları keyfinden yapmadığını yani bu zor zamanlarda bile onları düşündüğünü" söylesin işte...aaa VII. Bunu da atlattık ama bazı şeylerimiz ters gidiyor acaba iyi yönetilmiyor muyuz? Sümme hâşâ! Bu nasıl bir düşünce ne demek iyi yönetilmiyoruz! Bu ne terbiyesizlik, bu ne nankörlük' Önder'imiz tabii ki geceli gündüzlü çalışıyor iyi yönetmek elinden gelenin fazlasını yapıyor ama 'hain' var ya! Unuttunuz mu? İşte o gizliden gizliye gelip işlerimizi bozuyor, bunu görmüyor musunuz! Sizin okumaya bilinçlenmeye ihtiyacınız var! VIII. Cahillik kötü bir şey, bilinçlendirme aşamasına geçmeniz gerekir. Ey hayvanlarım! Eğitim sisteminde sadece ve sadece bir kaynak okuyacaksınız o da bizim yazdıklarımız olacak, çünkü sadece biz doğru yazarız. Ve her biriniz isim alacaksınız, senin lakabın bundan sonra Şu'cu, sen, Bu'cu, sen, O'cu ve sen dee Ot'cu olacak. Dolayısıyla bundan sonra Şu'yla ilgili bir şey soracak olunursa Şu'cu sen hemen ortaya çıkıyorsun diğerleri de aynı yöntemle işlenecek. SAKIN ama SAKIN söylenenler dışında başka bir şey okumayın!!! Zaten gerek de yok, diğerleri hep zararlı yalan dolan şeyler. IX. Şimdi artık rahatlığı fiilen yaşama zamanı gelmiştir. İlk olarak hayvanları sakinleştirmek gerekir. Bunun için de savaş psikolojisinden dolayı ortaya koyduğumuz ilkeleri tombulun marifetiyle değiştirip yeni halini koyun kitlesiyle seslendireceğiz. Bunların nasıl yapılması gerektiğini bir örnek olarak vereyim, geri kalanlarını da artık siz o şekilde düzenlersiniz. Şimdi insanlar ve hayvanlar arasındaki savaşımız başladığında en büyük sloganız neydi! Evet doğru hatırladınız: "Dört ayak iyi, iki ayak kötü!" Bakın, bunu o günün şartlarında söylemiştik ama ardık Önder'imiz de iki ayak üstünde duruyor ve diğer iki ayağını da el olarak kullanıyor (kırbacı tutmak için), eee Önder'imizin yaptığı her şey doğru olduğuna göre buna bir kılıf bulmamız gerek. Yeni hali: "Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi! Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi!" Evet koyunlara bunları ezberletiyorsunuz bunu bundan sonra yüksek sesle dosta düşmana duyursunlar. Bunu kabullenmeyen, yok eskiden başka şekilde söyleniyordu diyen, bilin ki 'hain'dir ve gereken cezayı tüm hayvanların önünde alacaktır. X. Son olarak Önder ve ailesini kutsama aşaması. Her çocuk, çocuktur ama Önder'in çocukları daha çocuktur. Bundan sonra her iyi şeyi önce Önder'in çocukları kullanacak sonra artarsa diğer çocuklar kullanacak çünkü Önder'in çocukları daha çocuktur... (Not: Buradaki savaşı sadece ülkeler arası savaş olarak düşünmeyin, kıçı kırık bir belediye başkanının koltuğa oturma savaşı da olabilir, yöntem aynı olacak.) Bilmem anlatabildim mi?
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246bin okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.