Gönderi

Klasik dünyada her şeyin bir sebebi vardır. Her olayın sebebinin izini zamanda geriye giderek takip edebilirsiniz. Sebebi yaratan sebebi, onu yaratan sebebi ve (eğer evren bilimciyseniz) ta büyük patlamaya kadar, yok eğer kafanıza yatan model dini bir mahiyet taşıyorsa da Yaradılış anına kadar böyle gidebilirsiniz. Fakat kuantum dünyasında radyoaktif bozunmaya ve atom düzeyindeki geçişlere bakar bakmaz böyle doğrudan bir nedensellik ortadan kalkıyor. Elektron bir enerji seviyesinden ötekine belli bir zamanda ve belli bir sebeple geçmiyor. Düşük enerji seviyesi istatistiksel açıdan atom için daha arzu edilir bir şey, o yüzden de elektronun er ya da geç böyle bir geçiş yapması oldukça muhtemeldir (ne kadar muhtemel olduğu da niceliksel olarak belirlenebilir). Fakat geçişin ne zaman meydana geleceğini söylemenin bir yolu yok. Ne dışarıdan elektronu iten bir etken, ne de içten işleyip sıçramayı zamanlayan bir saat var. Oluyor işte, durduk yere, o zaman olmuyor da, bu zaman oluyor. Bu, katı nedensellikle bağları pek koparmıyor ve pek çok on dokuzuncu yüzyıl bilim adamı bundan dehşete kapılmış olsalar da bu kitabın okurlarının fazla endişeye kapıldığını sanmam. Bu sadece buzdağının ucu, kuantum dünyasının gerçek tuhaflığını gösteren ilk ipucu ve önemi zamanında fark edilmemiş olsa da dikkate değer. Bu ipucu da 1916'da geldi, hem de Einstein'dan.
··
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.