Gönderi

336 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
#okudumbitti
Kitabın ojinal adı; Roseanna. Biz de çevirimi ve baskısı, Kanaldaki Kadın. Kahramanımız Martın Beck, 1965’ler de cereyan eden, o koşullarda ve o imkanlar dahilinde çözülmeye mahkum olan bir cinayet vakasıyla karşıladı beni. Polisiyenin de dönem kitabımı olurmuş efendim? demeyin, elbette olur. Adından da anlaşılacağı üzere, gemilerin seyahat rotasındaki bir kanalda, bir kadın cesedi bulunuyor ve böylece başlıyor maceramız. Ama ne macera. Olasılıklar öylesine geniş bir portföye yayılmış ki, nasıl çıkacağız işin içinden. Çünkü hiç kanıt yok. Peki kim bu kadın? Kaç yaşında? Turistmi? Yolcumu? Neden hiç merak edeni yok? Merakla çevirdim sayfaları. Beck, yapı olarak biraz depresif, hafiften de karamsar ve umutsuz bir karakter. Son zamanlarda o kadar çok havalı, artist, kibirli ve egolu dedektifler okudum ki (kötü anlamda söylemiyorum onlarında yeri ayrı) Beck çok yakından tanıdığım bir abim, bir dostum gibiydi. Çok yalın, çok bizden, içimizden. O samimiyeti aldım ya ben, kitap boyunca attığı her adımda yanındaymışım gibi hissettim. ️️Kitabı okurken ister istemez bu türdeki diğer eserlerle kıyaslama yaptım. Elbette beni şok üstüne şoka uğratan, çok daha “waow” kitaplar okudum. Ama Beck gerek geçtiği dönem gerekse samimiyetiyle gönlümü kazandı Bu seriyi okuyacak olanlar yazıldığı dönemi göz önünde bulundurarak okusunlar. Ayrıca bu güzel serinin dizisi, filmi her şeyi mevcut. Martın Beck için bir yerlerde şu söze rastlamıştım; “Öyle bir adam ki, hafızasını kaybetmiş birini sorgularken, önce hafızasını geri kazandırır, sonra suçunu itiraf ettirir.”
Kanaldaki Kadın
Kanaldaki KadınMaj Sjöwall · Ayrıksı Kitap · 2019163 okunma
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.