Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ÇEÇENLER Kafkasya’da yaşayan halkların kahir ekseriyeti Müslümandır. Önemli bir bölümü de Türk'tür. Türklüğü herkes tarafından kabul edilen Azeri, Karaçay, Balkar, Nogay, Türkmen (Stavropol Türkmenleri) lerin yanında öteki Müslüman halkları da kendimizden ayrı düşünmüyoruz. Hatta bütün mazlum milletlere sıcak bakıyoruz, gönlümüz onlara açıktır. Ayrıca bütün Kafkas halklarının Türkiye'de akrabaları vardır. Türkiye’dekilerin hepsi ile aynı dinin ve kültürün mensubuyuz. Bugün ateş hattında Çeçenler olduğu için kısaca bu kahraman halktan bahsetmek istiyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan bağımsızlığını kazanınca sanki bütün Türk ve İslam Dünyası hürriyet ve istiklaline kavuşmuş gibi “Esir Türkler" gündemin gerisine itildi. Halbuki Balkanlardan Kafkasya’ya, Ortadoğu’dan Sibirya'ya, hatta Çin'in ortalarına kadar milyonlarca soydaşımız esaret altındadır. Sovyetler Birliği dağılmış ama 70 yıl bir bayrak altında tuttuğu milletler arasında kurduğu ilişkiler düzeni, Moskova eli ile bugün de devam etmektedir. Moskova, bugün yine Türk İstiklâl Hareketleri'nin önünde en büyük engeldir. Dağdan Sovyet İttifakı'nı Bağımsız Devletler Topluluğu adı ile toparlamaya çalışan Moskova, Azerbaycan’da Ermenileri, Gürcistan’da Abhazya meselesini kullanarak hedefine koşarken, Çecenistan'i tank ve toplarıyla susturmak istemektedir. Tacikistan'da ise iç savaşı kışkırtmaktadır. Peki Çeçenler kimdir ve ne istiyorlar? Çeçenleri anlatmaya başlarken iki özelliklerini ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Çeçenlerin tarihinde “saldırganlık” ve “boyun eğmek” yoktur. Kafkasya Tarihi’ni okuyanlar bilirler ki, Çeçenler hiçbir zaman hiçbir beşeri güce boyun eğmemişlerdir. Ünlü Rus yazarı, bilim adamı ve insan haklan savunucusu Aleksandr Soljenitsin, ünlü ”Gulag Takım Adaları" isimli eserinde, “Psikolojik olarak asla boyun eğmemiş bir halk vardı. Bir tanesi, iki tanesi değil bütün bir halk. Bunlar Çeçenlerdir” derken abartmıyor, ancak bir gerçeği dürüst bir gözlemci olarak ortaya koyuyordu. Özgürlük Kolay Değil isimli kitapta Çeçenlerin kökeni, tarihi, dili, dini ve kültürel yapısı hakkında geniş bilgiye yer veremedik. Çünkü bu daha çok bu sahaların uzmanlarının işi olduğuna inanıyoruz. Ayrıca Çeçenler ve Çeçenistan hakkında, hatta Kafkasya hakkında Türkçe’de çok fazla kaynak olduğunu söylemek de maalesef mümkün değil. Son zamanlarda yapılan yayınların büyük çocukluğunun da ilmî derecesi tartışma konusudur. Ancak özet bilgi verecek kaynaklardan da mahrum değiliz. Burada gazeteci-yazar Arslan Tekin'in ilgi çekici tespitlerini vermek istiyoruz. Arslan Tekin, Ruslar Çeçenistan’a müdahale etmeden üç ay önce Çeçenistan’a gitmiş, iç savaş eşiğindeki Çeçenistan’ı gözlemlediği gibi, Çeçen kardeşlerimizin 6 Eylül’de kutladıkları bağımsızlıklarımn 4. yıldönümü için düzenlenen görkemli törenleri takip ederek Türk kamuoyuna duyuran tek Türk gazeteci olmuştu. Tekin, Yeni Günaydın gazetesinde 21-25 Ekim 1994 tarihleri arasında “Kafdağı'nın Ardı: Çeçenistan” başlığı ile yayınlanan seri röportajındaki tespitlerini aşağıya alıyoruz: “... Ülkenin belki bir, belki bir buçuk milyon nüfusu var... Sayılarına bakmadan Ruslara başkaldırmak yüksek gururun ve dinmeyen bağımsızlık özleminin sonucudur.( ..) Çünkü bu ülke, bizim Kafkasya politikamızın belirleyici bölgesidir. Çünkü bu ülke, nasıl ki Bosna-Hersek Avrupa’nın bağrında tabii uzantımızsa, en kısa yoldan Kafkasların üzerinden aşıp Orta Asya'ya ulaşacağımız yegane köprüdür. Çünkü bu ülke kana bulanırsa, acısı Anadolu insanının yüreğini yakar..." “Çeçenistan neresi?” diye sorsalar çoğumuz haritada yerini bile gösteremeyiz. Birkaç yıl öncesine kadar Bosna Hersek’in yerini biliyor muyduk? Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni bir dünya kurulmaya başladı. Biz, pek çok millet ve topluluk gibi Çeçenlerden ve Çeçenistan'dan bu vesile ile haberdar olduk. Türkiye'de Çeçenler var. Boşnaklar olduğu gibi, Amavutlar olduğu gibi, Çerkesler olduğu gibi, Abhazlar olduğu gibi, Karaçaylılar, Balkarlar ve nice Türk ve Türk kültürü etrafından kümelenmiş soylar ve topluluklar olduğu gibi... Anadolu'yu sığınacak bir kapı görüp, göçüp göçüp gelmişler. İmparatorluğu omzunda taşıyan Anadolum, bir kanadını da dil birliği, kültür birliği, din birliği sağladığı insanlara germiş; toprağını vermiş, ekmeğini bölüşmüş... Kendisi yoksul yaşarken o insanları gönendirmiş... O insanlar da geldikleri yörenin kültür zenginliklerini taşımışlar, farklı duyguları bir teknede yoğurmuşlar.(...) Bir Cevher Dudayev çıkmış, toprağının enine boyuna, üzerinde yaşayan insanların sayısına bakmadan ‘Dev’e diklenmiş... 'Ben hür yaşayacağım... Çek git toprağımdan’ demiş. Rus devine baş kaldırmak... Yok... Bu cesaret değil, delilik... Çeçen yiğidinin delirdiğine hükmetmişler... Kafkasların bileği kavi, yüreği demir insanlarını tanımazsanız, nasıl başkaldırıdır diye siz de hayrete düşersiniz.” Arslan Tekin, yazı dizisinin bir yerinde Çeçenistan'da bir Bosna-Hersek trajedisinin yaşanabileceğine dikkati çekiyor: “... Ruslar dizginlenmezse, Bosna-Hersek'te yaşanan trajedinin daha büyüğü burada yaşanacaktır. Yarın geç olacaktır. Bunu adım gibi biliyorum. Kafkasya Balkanlara benzemiyor. Çıkacak bir savaş bizi derinden etkileyecektir. Azerbaycan nasıl yüreğimizi yaktıysa Çeçenistan da öyle yüreğimizi yakacaktır. Çünkü onların eli ancak bize uzanıyor." Gerçekten de Rusların Çeçen katliamı Türk milletini derinden yaralamıştır. Tarihte Osmanlılar Kafkaslarla, özellikle Çeçenlerle yakından ilgilenmişlerdir. Yeni yeni ortaya çıkan belgeler, Osmanlı yönetiminin Kafkas topluluklarıyla ilişkiye geçmek ve onların Ruslara karşı mücadelelerine destek vermek için ince politikalar takip ettiğini gösteriyor. Anapa (Karadeniz kıyısında) Seraskeri Koca Yusuf Paşa, Antep’ten 200 talebesiyle Çeçen direnişinin ilk sembol isimlerinden İmam Mansur'un yardımına koşan Seyyid Halil’in raporları ile Kafkaslarda olup bitenlerden haberdar oluyor ve Rusların eline düşen İmam Mansur'u serbest bırakmaları gerekiyordu. Ancak, onlara şimdi güvenilmediği gibi, geçmişte de güvenilmiyordu. Rus Çariçesi Katerina, 1791'de esir ettiği İmam Mansur'u anlaşmalara göre serbest bırakması gerektiği halde 1794'te öldürttü. Yeni belgeler Osmanlı Türkçesinin Kafkaslarda ortak dil olarak kullanıldığını da gösteriyor. Kafkas beylerin hemen hepsi Türkçe yazışabiliyor. Yine 1783 yılında devrin Osmanlı padişahına gönderilen bir rapor, Osmanlılar ile Kafkas toplulukları arasındaki sıkı ilişkiyi ortaya koyduğu gibi, bu toplulukların karakterlerini ve Osmanlı hükümdarına sevgilerini de açıklar: “Çerkeş Kabailinden Besti ( ...) Kabilesi beyi Kızıl Bey'in adamı Hacı İsmail ve Timurköy Kabilesi (beyi) Arslan Bey'in adamı Hacı Muhammed kullarının takriridir: (.) Kabartalu’ya dört günlük mahalde kain Dağıstan muzafatından ÇEÇEN Taifesi be-gayet dindar ve gayr-ı ti’şar ve cesur bir taife olub camileri kesir ve cum'aları kılmub hutbeleri okunur ve tahminen bunlardan eli cenge yakışur yüz bin asker çıkar ve Moskovlu’nun hasm-ı canları olmalarıyla elan Moskovlar ile muharebe üzere olub aralık aralık Çerkes'e haberler irsal ve her nevakit Devlet'in Moskovlu ile muharebesi olur ise bizlere bir haber göndersünler Devlet-i aliyye'nin uğrunda cansiparlıklar idüb bu havaliyi keyd-i düşmandan muhafaza ideriz derler ve zannımiz oldır ki vakt-i hacetde Devlet-i aliyye tarafından bunlara nevazlişlice bir name ve ba’zı gune iltifat gösterilirse Devlet-i aliyye’ye kul ve köle olub her işine yararlar.” Kabartalu dediği, şimdiki Kabardin-Balkar Cumhuriyeti'ndeki Kabartaylardır. Çeçenlerin çok dindar ve cesur oldukları, camilerinin çokluğu ile bilindiği belirtiliyor. Rusların can düşmanı olan ve onlarla savaşan Çeçenlerin yüz bin asker çıkarabilecekleri, ne zaman haber gönderilirse Osmanlılar için ölüme hazır oldukları, bunlara iltifat edildiği zaman devletin kulu kölesi olacakları kaydediliyor. Mustafa Butbay da “Kafkasya Hatıraları”nda Kafkasya’nın tamamını Bolşevikler istila etmeden önce Çeçen hükümetini kuran ve 1920'de öldükten sonra devleti dağılan Uzun Hacı'nın maiyetinde Ruslara karşı savaşarak büyük yararlıklar gösteren iki Türk komutanından bahseder. Komutanlardan biri Çorum’un Sultan köyünden Emir Hüseyinzade Hamzaoğlu Ali Rıza topçu komutanı, Debreli Şeyh Mehmedzade Hüseyin Hüsnüoğlu Yusuf ise süvari komutanı olarak Rusların geriletilmesinde büyük kahramanlık göstermişlerdir...
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.