Kitap, içindeki çocuksu sevinci kaybeden bir insanın çırpınışlarıyla başlıyor.
Doyum noktasına varmış olan bir insanın, artık hiç bir şeyden mutlu olamayışını iç gözlem ile ele alan yazar , okuru da bu iç gözleme seyirci ederek başarıyor.
Neyseki karakterimiz tesadüfi bir şekilde , "olağanüstü bir gece" tabiriyle aradığı o çocuksu sevince, başkalarının gözlerinin içindeki sevinci görünce tekrar kavuşuyor.
Yazar , bir insanın iç yolculuktan geçerek nasıl kendisini bulduğunu anlatırken aslında biz okurları da iç dünyamıza yolculuğa çıkarmaya sevk ediyor.
İnsan bazen kendi içine yolculuğa çıkmalı, kendini farketmeli.