Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
7/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Altıncı kitabından sonra da Kanadalı yazar Alice Munro hakkındaki görüş ve düşüncelerim hiç değişmedi: Sevgili Munro, çok güzel yazıyorsun ama ben seni bir türlü anlayamıyorum. Kafamı çok karıştırıyorsun, beni okumaktan soğutuyorsun. Sitede genel olarak aldığın puana bakarsak (7,5) sanırım bu iddialarımda haksız sayılmam. Üstelik seni okuyan pek kimse yok gibi de duruyor. Hâlbuki en büyük edebiyat ödüllerinin sahibisin, üstelik çok güncel ve çağdaş bir yazarsın. Ben yine de kalan iki kitabını aynı ön yargıyla okuyacağım. Bu yazarı keşfetmek isteyen okurlara uyarı niteliğinde naçizane bir tavsiyem olacak: Munro’nun kitaplarını normal bir hikâye okuyor havasında kesinlikle okumayın. Çok sağlam ve boş bir kafayla (bu zamanda ne kadar mümkün olur bilmiyorum), sanki mayınlı bir arazide gidermiş gibi kelimeleri yavaş yavaş okuyun, sayfaları da yavaşça çevirin ve bu şekilde ilerleyin. Şu ana kadar yazarın hikâyeleriyle ilgili çıkarımlarım şu şekilde. Tabii bu çıkarımlar okurdan okuya göre farklılık gösterebilir. Ben en azından bu şekilde hissediyorum. - Hikâyeler hiçbir zaman giriş, gelişme ve sonuç olarak ilerlemiyor. Bazen giriş bölümü son sayfa olabiliyor. - Genelde tek bir hikâye olmuyor, birbirine paralel ilerleyen hikâyeler de oluyor. - Zaman ve mekânda sürekli gidip gelmeler var. İstisnası neredeyse hiç yok. - Ana karakterin genelde kim olduğunu anlamak çok güç. Kimin hikâyesi anlatılıyor bilinmiyor. Odak noktası sürekli değişip duruyor. - Okuyucusu için hikâyeleri anlama adına yazar çok cimri, bu konuda okuyucuya hiç yardımcı olmuyor. Çok kilit bilgileri ya da cümleleri okur artık ipin ucunu kaçırdığı zaman söylüyor o da tabii ki bir şey ifade etmiyor. - Hikâyeler Kanada’nın iklimi gibi çok soğuk. İnsan ilişkileri olsun, diyaloglar olsun, anlatım olsun ben yazarın yarattığı karaktere çok uzak ve soğuk olduğunu düşündüm her zaman. - Hikâye çok güzel başlıyor, sonra bir anda başka bir şey oluyor, şimdi bu nereden çıktı diye düşünürken başka belirsiz bir olay daha peyda oluyor. Yani neticede buraya ne kadar çok şey eklersem ekleyeyim maalesef olumlu bir şey ortaya çıkmayacak benden. Hikâyelerin yazım tekniği çok orijinal, ona lafım yok ama yukarıda belirttiğim hususlar hikâyeyi anlamak adına okuyucu için çok ciddi bir duvar örüyor. Biraz da bu kitapla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Yazarın bu kitabında sekiz öykü yer alıyor ve tüm öyküler genelde Ontario’da geçiyor. Hikâyelerin çoğunun merkezinde bir fabrika ve onu işleten karakterler var. Belki hikâyeler arasındaki tek bağlantı bunlar.(Çok da önemsiz bir bilgi) Hikâyeler arasında yüzyıldan uzun bir zaman var. Karakterler yine diğer kitaplarında olduğu gibi sıradan insanlar. Bu hikâyelerin bazıları bir roman olacak kadar da geniş bir dönemi kapladığı gibi çok kısa bir dönemi kaplayanlar da var. Hepsinde her zamanki gibi kahramanlarımız yine kadınlar. Gerçekleşmemiş hayaller, belirsizlikler, intikam, aldatma gibi günlük yaşamdan pek çok tema hikâyelerde bolca geçiyor. Geleneksel tarzda yazılan hikâyelerde genelde karakterin bir zaman dilimi anlatılırken, Munro buradaki hikâyelerde karakterin neredeyse tüm hayatının bir özeti geçiyor. Okuduğum Munro kitapları içinde en hoşuma giden bu kitap oldu diyebilirim. Okumak ister misiniz istemez misiniz seçim sizin…
Açık Sırlar
Açık SırlarAlice Munro · Can Yayınları · 201755 okunma
··
173 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
N okurunun profil resmi
Olay örgüsü konusundaki görüşlerinize katılıyorum Dilek Hanım, ama sırf detayları yakalama adına da hikâyeyi belirsizlik çukuruna sokmamak gerekiyor bence. Asıl marifet bence o ince detayları en sade şekilde anlatabilmek. Benim yıldızım barışmayacak Munro'yla.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.