Belki Hz. Peygamber'in hayatta oluşu, Kur'an'ı geride bırakan bir zihniyetin oluşumuna onun bizzat engel olacağına dair ashaba güven verdiğinden, hadisleri yazmakta tereddüt etmemişlerdir.
Ancak bu güven kaynağının aralarından ayrılması - her geçen gün artan yeni Müslüman sayısı ve farklı kültürlerin etkileşimi de düşünüldüğünde - ashabı ilk anda güçlü bir savunma refleksi içine itmiş olmalıdır.
Rivayetler incelendiğinde, ilk yıllarda Hadis yazımı konusunda dile getirilen yasaklama ifadelerinin, topluma hakim olundukça, Kur'an cem edilip Kuran bilinci pekiştikçe ve yazının vazgeçilmezliği kabullenildikçe yumuşadığını gözlemek mümkündür.