Bu yorum telefonun not bölümüne yazılı halde paylaşılmayı bekliyormuş. 12 Nisan. :)
İnceleme için teşekkürler Sema, yine ilginç bir kitapla karşımızdasın. Yazarın Rousseau hakkındaki görüşlerine katılıyorum. 2 ciltlik İtiraflar adlı kitabını okuduğumda Rousseau beni bir hayli şaşırtmıştı. Kadınları haz verme odaklı görüp görmediğini hatırlamıyorum ama çocuk veren, erkeğe bakan, aklı kıt bir varlık gibi gördüğünü, şans eseri bir parça daha düşünebilen örnekleri olduğunu belirttiğini hatırlıyorum. Bu aklı kıtlık erkeklerde de kadınlarda da aynı olsa da, bence iki cinsin de birbiriyle gerzeklik konusunda yarışacak ve beraberlikle bitecek sonuçlu çok örnek var, aslında gerçekten zihinlerin değil, bedenlerin savaşı bu; kas savaşı. Bir kadın isterse her şeyi yapabilir. Fakat kasları güçlü erkeğin yapsa daha iyi olduğu işler var, çok yönlü düşünebilen ama daha nazik bir bedeni olan kadınların yapsa daha iyi olduğu işler, meşgaleler vardır. Mesela balyozla çalışılan bir işte erkek çalışmalı, bebeklerle olan işlerde merhameti yüksek ve zorlanmayacak kadın çalışmalı. Ha bu demek değil ki bütün kadınlar çok iyidir, merhametlidir. Bütün erkekler kaslı kuvvetlidir. Aksi mümkün olmakla birlikte ağırlıklı olan özelliği belirtiyorum.
Zengin koca meselesi... Ben bu konuya kızılmasını açıkçası anlamıyorum. Vizyonu kendine baktırmak olan, kocasının parasını ezmek olan bir kadın kendi gibi bir dünya görüşüne sahip biriyle takılsın, bunda ne var ki? Bütün herkes okuyacak, bilinçli olacak, eğitimine uygun hareket edecek, kaliteli bir duruşa sahip olacak diye bir şart olduğunu düşünmüyorum. Eğer bir erkek bir kadını sadece zevk veren bir meta gibi görüyorsa, diğeri de onu para veren bir meta olarak görüyor nasılsa, karşılıklı metalaşsınlar. :) :) Güzel bir ilişki örneği. Fakat bu da her zaman bu genellemeyle görülmemeli. Eşine sadık (kaşı gözü başkasına oynamıyor sadıklığından bahsetmiyorum) ve isterse çalışır isterse çalışmaz diyen, yahut onun çalışarak yorulmasın istemeyen, yeterli ekonomik güce sahip olduğu için eşinin rahat olmasını isteyen ve bunu "benim paraları eziyor" gibi düşünmeyen, ailesine bakmayı sorumluluğu bilip, buna göre davranan erkekler de var. Bu da göz ardı edilmemeli. Her şey vizyon ile alakalı.
Bütün dünyada geçerli olabilecek tek şeyin doğaya zarar vermemek olduğunu, bunun dışındaki şeylerin kültüre göre şekillendiğini düşünüyorum. Bu sadece kadına bakış açısındaki eksiklikle ilgili değil diye düşünüyorum. Zarar verme ve yanlış yerden bakma o kadar çok şeyde var ki. Yüzyıllardır bu dünya var mı? Var. Bilim bunu söylüyor. Bir diploma sahibi olmaktan bahsetmiyorum; eğitimli, ufku geniş, insanların yüzdesi kaçtır? Eğitimli olan birçok kimsenin canhıraş çığlığı bilginin de adaleti getirmediğini gösteriyor. Çünkü her zaman durum aynı ilerliyor. Bunca soruna realist bir çözüm var mı, bundan da emin değilim. Bu yüzden en iyisi şiddetin olmadığı yerde herkesi kendi haline bırakmak gibi görünüyor.