İçinde bulunduğumuz toplumun bozulmuşluğunda bana öyle iyi gelen bir kitap oldu ki anlatamam.
İskender Pala nın okuduğum ilk kitabı ve yeni tanıştığım bir kalem olmasına rağmen beni öyle içine çeken sıcacık bir hikayeydi ki... Özelliklede yüz ellinci sayfalardan sonra Sarıca isimli karakter hakikati bulduğunda kitap benim için vazgeçilmez bir eser haline geldi.
Şu kısım ise benim şimdiki zamanla bütünleştirerek adeta içime işleyen bir kısım oldu;
"Yeryüzünde iyiliğe muhtaç çok insan var efendim. Düşünüyorum, sizin arayıp durduğunuz hakikat benim için bu iyilikten ibaret. Arzın karanlık yüzü sayısız kötülüklerle dolu çünkü. "
"Çare?"
"İnsanları uyandırmak! Yoksa Rabb'in gazabı gelecek."
"Tekrar bir ateş yağmuru mu?"
"Belki de su. Yerin içindekiler kaynayıp göktekiler dökülünce... Öğreten'in haber verdiği bir tufan..."
"Belki de gelmez."
"Belki de gelir. Dünyanın yeniden eski masumiyetine döndürülmesi için gelmesi gerekmiyor mu sizce? İnsanoğluna verilmiş ikinci ve son şans olarak. Belki dünyayı bozanların ebediyen yok olacağı bir tufan gerçekleşir. Azan, isyan eden, ihtirasla saldıran ve Rabbi unutan... "