Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

107 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
DİLİMİ YAKAN ORALET
‘’İnsan beyninin serebral korteksi acı hatıraları tutmaya daha meyillidir.’’ Nerede duyduğumu hatırlamadığım bu cümle sanırım çoğu eserin neden kötü sonla bittiğini, acıdan, gözyaşından beslenerek nasıl kalıcılığını garantilediğini gösteriyor. Yakın zamanda ‘’Ah Mercimeğim’’ isimli öykü kitabını okuyarak tanıdığım Mustafa Çiftçi ise bu çabadan çok uzaklarda, bambaşka bir noktaya doğru çizmiş öykülerinin rotasını ve sizleri küçük mutlulukların, kamyon kasasında oturup çitlenen tuzlu çekirdekler eşliğinde edilen muhabbetlerin dünyasına davet ediyor. Kitap ‘’Ah Mercimeğim’’ ismini içinde yer alan ilk öyküden alıyor. Bu nahif hitap gibi daha önce hiç duymadığım deyimler, kitabın içinde geçen günlük diyalogların içine gizlenmiş saklı birer hazine olarak okurların keşfini bekliyor. Mustafa Çiftçi’nin dili dupduru ve akıcı. Öyle ki betimle yapmıyor, yalnızca karakterleri konuşturuyor bazı hikâyelerinde. Ama bunu ustalıkla, ne bir tiyatro metni okuyormuşsunuz hissi oluşturarak, ne de metinde hayal edemediğiniz, eksik noktalar bırakarak yapıyor. Yazarın toplamda altı hikâyesini barındıran bu kitapta yeri geliyor karısının hamburgerci açma hevesi uğruna rayına oturmuş hayat düzenini bozarak her şeyini kaybeden, yine de günün sonunda yerine yurduna dönmesini bilip hamburgercisini kapatırken arta kalan son yiyecekleri de köy çocuklarına dağıtıp onlarla top koşturabilen bir adamla beraber mahalle lokantacılığının usulünü, adabını öğreniyoruz. ‘’Bu bir lokantacı âdetidir. İşe girmiş garsona dükkânda ne istiyorsa yedirirsin ki nefsi sattığı şeylere sinmesin.’’ (İnce insanlık bu olsa gerek.) Hikayelerin ortak bir paydası var. Alt metinde hep aile kavramının yaşadıklarımıza etkisi değerlendiriliyor. Yazarın işçi sınıfı Anadolu insanının aile yapısına dair tecrübeleri ve gözlemleri, bu ailelere yukardan değil, bizzat içinden baktığını okuyucuya hissettiriyor ve yazar o tanıdıklık hissini size yaşatmasını biliyor. ‘’Baba Neredesin’’ isimli hikâye bunun en başarılı örneğiydi kanaatimce. Hiçbir işte dikiş tutturamamış, yanlış kararlarında inat edip sahip olduğu tüm sermayesini kaybeden, üstüne istemedikleri halde ailesini de peşinden başka bir şehre sürükleyen bir baba. Kocasının yaptığı bu son hatanın artık bardağı taşırmasıyla içinde ona karşı hiç bitmeyecek bir kırgınlık ve öfke besleyen bir anne. İşlerin daha da kızışmaması için günlerini babasının hatalarını örtbas edip işlerinde ona yardımcı olmakla geçiren bir çocuk. Ancak bu çocuk 9 yaşında ve babası okula gitmeyip onunla çalışmasını istediği için henüz hiç okul kapısından içeri girmemiş. 9 yaşındaki o çocukla beraber ben de sanki yıllarca babamın arkasını kolladım. Ama okuma isteğim, bir gün önlüklü çocukların peşinden okula girip öğretmenin odasında içtiğim oraletin tadı, her şeyi değiştirmişti. Okuma- yazma öğrenmek, o tahta sıralarda oturmak, öğretmenimin peşinde koşup ona sorular sormak, her şeyden önemlisi ‘’öğrenmek’’ hayali içimde gürül gürül akan bir şelale oldu ve cesaretimi toplayıp kendi başıma okula kaydımı yaptırma yoluna koyuldum. Evet oralet dilimi yakmıştı ama bana onu öğretmenim ikram etmişti. Bir öğretmenin karşısına oturdum ve o bana oralet ikram etti! O yanık artık okumak uğruna babama karşı gelmem gerektiğinde benim azim kaynağım olacaktı. Belki de ben de okula 9 yaşında başladığım için, hikâyenin ana kahramanı olan çocukla bu denli bağ kurdum, babası ona ilk defa sarıldığında gözlerim doldu, onunla beraber ben de kendi başıma okuma yazma öğrendiğim yılları anımsadım. Azmedip, çabalayıp, koşturup sonunda herkesi okula gidebileceğine inandırmayı başardığında ben de onun kadar mutlu oldum. Baba Neredesin, beni hatıralarımın derinliklerinde kısa bir yolculuğa çıkarıp geri getiren hikâyeydi. Bu yüzden diğer beş hikâyeden daha özeldi. İçinde barındırdığı, tüm samimiyet, masumiyet ve sadelikle Ah Mercimeğim, yer yer güldüren, yer yer düşündüren Anadolu ağzına kendinizi kaptıracağınız, bir çırpıda bitirebileceğiniz ama hiç bitmesin isteyeceğiniz bir kitap.
Ah Mercimeğim
Ah MercimeğimMustafa Çiftci · İletişim Yayıncılık · 20171,295 okunma
··
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.