“Bir kavim geçici heveslerine göre değil, karakterinin uygun olduğu yönetim biçimi ile idare olunur.” kitapta geçen bu söz çevirmenden dolayı bilemiyorum ama kitaptaki bir çok soruya cevap niteliğinde. Kitap Fransız ihtilali dönemin de yazılıyor. Klasik yönetim anlayışının kalktığı, tamamiyle sanayi devrimine dönen bir ülkenin gruplarla, cemiyetlerle, sendikalarla yönetilmeye başlayan ve doğan haksızlıklara isyan eden bir milletin psikolojisini anlatan bir eser. Yeri geliyor inanç konusuna büyülenme, yeri geliyor sosyalizmin, komünizmin kendi düşünceleriyle ve bazı yaşanmış alıntılarla yerilmesine. Birey psikolojisinin kitle psikolojisiyle bir bağı olduğu muhakkak. İnsanların duygusal davranmasını ve buna göre karar almasını pek eleştiriyor yazar ayrıca. Kitabın son bölümleri cinayetler, seçimler ve parlementolar da alınan kararlar. Bence kitleler bu kadar koyun sürüsü gibi algılarla yerilmemeli. Topluluk bazen haklı olarak tepkiler verir. Ne diyordu orman kanunu ‘büyük balık küçük balığı yer’ o yüzden organize olun. Kitleler her zaman güdülmez bazen güdeni alaşağı etmesi kaderin bir cilvesidir. Rahmetli Ali Şeriati de şöyle der: "Tribünlerden gelen sesler, savaşan mazlumların sesini kısıyor ve bu sesi bastırıyorsa, futbol afyondur.." iyi okumalar dilerim.