Gönderi

Evet. Biz, şehre bomba gibi düşmüşüz. Birkaç gün sonra, karargâhın henüz uçları gelip çatarak yerleşir yerleşmez, bir patlama oldu. Siyonizm tutuşuyordu. Bir Soruşturma Kurulu, Bir Haber Alma Kurulu, bir inceleme Kurulu!.. Ben hemen siyonizmin araştınp bir târihçesini kaleme aldım, yolladım. Kudüs Siyonist Bankası basıldı. Kuponları, geçer kâğıt para sayılarak, toplanıldı. Mûsevilik değil, Yahudilik tiril tiril titremeğe başladı. Ben, her gün, Paşa’yı doya doya görüyordum. İhtiyar bir Alman albayı, Kurmay Başkanı idi. Onunla da her gün görüşüyorum. Ben size, İstanbul bizden her dakika geri basıyor, demedim mi? Burada birkaç gün sonra, bütün bütün bağlantısını kesti. Kendi kendiliğinden, bir Alman sansürü meydana çıktı. Back Paşa(1) derler biri, cart, curt ötüyor, ne İstanbul’dan gelen mektublar veriliyor ne de gidecekler yollanıyordu. Aferin bize!... Kendi kendimizi muhâsara etmiştik. İç, dış’ın etrafını sarmıştı. Böyle bir güzel örnek nerede görülmüştür? “Cilvehâ mîküned ki har neküned”(2) - Paşa, bizim mektublar? - Ey, ne yapalım, savaş hâli, Almanlar böyle istiyorlar... Bununla birlikte, seninkiler gitsin!.. Ben söylerim... (1) Back Paşa: Birinci Dünya Savaşı sırasında Türk ordusunda görevli bir Alman generali. (2) "Ettiği cilveleri eşek etmez" anlamında farsça bir söz.
Sayfa 151 - CEMAL PAŞA İLE KUDÜS'TEKitabı okudu
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.