Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
Ana Cengiz Dağcı'nın bu kitabındaki ilk uzun hikâye. Kitabın ilk 38 sayfalık kısmı 'Ana'. Sürgünle vatanından ayrı kalmış ömrünün son demlerindeki bir adamın rüyasında gördüğü annesine seslenişini anlatıyor bu kısım. Çok içten bir sesleniş... Sürgünden 20 yıl sonra anneciğini kaybettiğini öğreniyor. Rüyalarında yaşatıyor onu. En güzel sözcüklerle anlatıyor annesini, ona olan sevgisini... Ayrıca kitabın bu bölümünde Kırım türkülerinin sözlerine bol bol yer verilmiş. Ben de elimden geldiğince alıntıların altına ilgili türküleri ekledim. #65473473 #65472049 #65476468 Küçük Alimcan Bu kitaba başlamadan önce kitabın arka kapağındaki tanıtım bültenini okudum. Küçük Alimcan kısmında Alim Aydamak'tan da bahsedildiğini öğrenince Aydamak hakkında ufak bir araştırma yapmak istedim. İnternette bulduğum Uluslararası Cengiz Dağcı Sempozyumunda Alim Aydamak üzerine yazılan yazıları okudum. Kitap öncesi bilgilenme açısından faydalı olduğu düşüncesindeyim. Halktan duyulanlara göre Alim Aydamak 19. yüzyılın ikinci yarımında yaşamış bir halk kahramanı. Yine halktan söylentilere göre çarlık dönemi organlarınca Sibirya'ya sürüldüğü, bunun dışında Türkiye'ye kaçtığı, hayatının son demlerini İstanbul'da geçirdiği de söylentiler arasında. Kitaptaki önsöz kısmında Cengiz Dağcı ortaokulun son sınıfındayken Alim'in hikâyesini yazmayı düşündüğünü belirtiyor. Yalnız kitabın bu kısmı Alim'in öyküsü değil, küçük Alimcan'ın rüyasıdır. *** Bu kısım ipucu (spoiler, tatkaçıran, sürprizbozan) içermektedir. Kitabı okumamış olanlar bu kısmı atlayıp sonraki bölüme geçebilir. -------------------------------------------------------- Alimcan adında önce babasını, kısa bir süre sonra da annesini kaybeden bir genci anlatıyor Küçük Alimcan öyküsü. Alimcan'ın boyu kısa olduğu için kendisine Küçük Alimcan diyorlar. Alimcan, Küçükyanköy'de oturuyor. Bahçesi, bostanı ve hayvanlarıyla ilgilenen bir genç. Bir de Alim Aydamak hayranı, onu görmek istiyor. Hakkında olumsuz bir şey duymaya dayanamıyor. Komşusu Bekir, bir gün ona Alim'in köylünün birinin yolunu kestiğini parasını aldığını söylüyor. Ancak Alimcan buna karşı çıkıyor. Alim'in başka bir yerde düğünde olduğunu, haytarma oynadığını aynı anda farklı iki yerde olamayacağını söylese de Bekir'e dinletemiyor. Gel zaman git zaman Alim hakkında bu haydutluk iddiaları artıyor. Köylünün malını gasp eden kişinin yüzü peçeli. Alimcan yüzü örtülü her kişinin Alim olamayacağını söylese de, komşusu Bekir sesinin Alim'in sesi olduğunu söylüyor ve onu azarlıyor. Çok üzülüyor ama kimseye anlatamıyor anlaşılamayacağı düşüncesiyle. Bir gece rüya görüyor Alimcan. Rüyasında kendisi Alim olmuş. Dere tepe geziyor. Büyükyanköy yolunda gözü yaşlı bir ihtiyarla karşılaşıyor. Adam, Alim'in parasını ve atını alıp kaçtığını söylüyor. Ne tarafa gittiğini öğrenince atıyla dört nala o yöne gidip Alim kılığındaki kişiyi buluyor. Hırsızlık yapan kişinin eli kesilir diyerek elini kesmek istiyor, karşısındaki yalvarıyor. O da bunun ağır bir ceza olacağını belki ilerde akıllanabileceğini düşünerek bundan vazgeçiyor. Karşısındakini bir daha hırsızlık yapmaması konusunda uyarıyor. Uyarmasına uyarıyor ama her seferinde bu uyarıyı hatırlaması için 'Buralarda iki Alim fazla diyerek' kulağının birini kesip atıyor. Atı ve parayı alarak ihtiyarın yanına dönüyor. Atı ve parayı veriyor. Adam gözlerine inanamıyor. Sonrasında rüyadan uyanıyor Alimcan. Çok etkileniyor. Komşusu Bekir'e anlatmayı düşünse de alay edeceğini düşünerek bu fikrinden vazgeçiyor. Nihayetinde rüyaydı diyerek unutuyor. Bir zaman sonra komşusu Bekir, Alimcan'ın kapısına geliyor. Kahkahalarla Alimcan'ın haklı çıktığını, yol kesip para çalan kişinin Alim olmadığını, Alim kılığına girmiş sahte biri olduğunu, Alim'in bu kişiyi bulup ayırt edilmesi için kulağını kestiğini anlatıyor. Bunu duyan Alimcan çok şaşırıyor olduğu yerde kalakalıyor. Kendine geldiğinde Bekir'in gittiğini fark ediyor. Gerçeğin de rüya gibi olduğunu düşünerek evine giriyor Alimcan. Bu haber bütün Kırım'a dağılıyor. Kırım'da bundan sonra iki Alim vardır; biri Alim Aydamak, diğeri kulaksız Alim. Kitap bu şekilde sona eriyor. ------------------------------------------------------- Kitabın ikinci kısmı daha çok ilgimi çekti. Bahsettiğim Uluslararası Cengiz Dağcı Sempozyumu bildiri kitabını okumak isteyenler için bağlantıyı aşağıya kopyalıyorum. (Alim Aydamak ile ilgili sayfa diplerinde bulunan 128-130 , 185-189 ve 294-296 numaralı sayfalar) google.com/url?sa=t&source... Kastamonu mu, yoksa Ankara mü türküsü olduğu konusunda bir türlü mutabık olunamayan, oysa Cengiz Dağcı'nın bütün kitaplarındaki sözleri birebir uyan Alim Gitme Pazara türküsünün bağlantısını da kopyalayım tam olsun. Keyifle okumalar ve keyifle dinlemeler... youtu.be/wWIxJ-7EWi0
Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan
Rüyalarda: Ana ve Küçük AlimcanCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 201872 okunma
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.