Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
İnfak Etmek
İnfak kelimesi, Allah'ın (cc) hoşnutluğunu kazanma niyeti ile harcamada, yardımlarda(maddi,manevi) bulunma anlamına gelir. Aynı zamanda "İnfak” kelimesinin taşıdığı mânâ iyi tahlil edilirse, bu ibâdetin bir hikmetinin de, insanı ruh, şahsiyet ve karakter bakımından maddenin esâretinden kurtararak mâneviyâtı maddiyâta hâkim kılması olduğu görülür. Bu yönüyle ibâdetler içinde infâkın rûha sağladığı belki de en büyük fayda, “vicdan huzûru”dur. Zira her mü’min, çevresinden mes’ûldür. Muhtaçların, mazlumların feryatlarına bîgâne kalamaz. Yine o, karanlık bir gecenin mehtâbı gibi nurlu, hassas, rakik, diğergâm, merhametli, cömert ve infak heyecânıyla dolu olmalıdır. Unutmayalım ki zekât, dînen zengin sayılanlara; cömertlik ve infâk ise zengin-fakir her müʼmine ilâhî bir emirdir. Nitekim Kurʼân-ı Kerîmʼde infâka teşvik, asgarî bir veriş olan zekâttan çok daha fazla yer almaktadır. İnfak, zengin-fakir her müslümanın mükellefiyetidir. Bir gün Rasûlullah Efendimiz: “–Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm: “–Bu nasıl olur, ey Allâh’ın Rasûlü?” diye sorduklarında, Efendimiz şu cevâbı verdi. “–Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan en iyisini tasadduk etti. (Yani malının yarısını sadaka olarak vermiş oldu.) Diğeri (ise hayli zengin biriydi) o da malının yanına varıp, malından yüz bin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.” (Nesâî, Zekât, 49) Yani Allah katında değerli olan; infâk edilen malın miktârından ziyâde, infâk edenin fedakârlık derecesidir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulmaktadır: “O (Allah) ki, ölümü ve hayatı, hanginizin amel bakımından daha güzel olduğunu imtihan etmek için yaratmıştır…” (el-Mülk, 2) Nitekim sahâbe-i kirâmın, infaktan muaf olacak derecede imkânı bulunmayanları bile, infâk ecrine nâil olabilmek için, kimisi dağdan odun getirerek, kimisi ise kuyudan su çekerek tasaddukta bulunmuşlardır. Zira âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “O (takvâ sahipleri) ki, bollukta da darlıkta da Allah için infâk ederler (harcarlar)…” (Âl-i İmrân, 134) Yani takvâ ölçülerine göre; zekâta muhtaç olan, dardaki bir müʼminin de vermesi gerekir. O hâlde, varlıklı bir insanın ne kadar vermesi lâzım geldiğini, bu hakîkat önünde mîzân etmek îcâb eder. Yine Cenâb-ı Hak, diğer bir âyet-i kerîmede: “…(Rasûlüm!) Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. «İhtiyaç fazlasını.» de…” (el-Bakara, 219) buyuruyor. Demek ki bir müʼmin, şahsî yaşantısında da iktisâda riâyet etmeli, kifâyet miktarıyla yetinmeli ve ihtiyacından artanı infâk etmelidir. Elimizdeki kitap Allah yolunda mallarımızdan infak ederek zorda kalan Ülkelere ne kadar faydalı yardımlar yapacabileceğimizi en güzel şekilde somut örnekler ile anlatmış. Malımızın artan kısımları ile hayırlı yardımlar yaparak ciddi anlamda başta ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerine daha sonra Dünyadaki mazlum milletlerin çoğuna yardım edebiliriz. Fakat bütün bunları yapabilmek için baya baya bilinçlenmemiz gerekiyor. Malesef adalet mekanizmasının çok sorunlu hatta hiç olmadığı bir dünyada yaşamaktayız. Bu yüzden bu sorunlu sitemin çarkına birilerimizin çomak sokması gerekiyor. Maddi yardım bunlardan sadece bir tanesi... Rabbim bu dünyanın adaletsiz sistemini biran önce bunu kuranların başlarına geçirsin.... Bizlere de bu yolda bir şeyler yapabilecek bilinç versin... Not: İnfak konusunda bilgi kaynaklarından yararlanılmıştır.
Mal ile Cihad
Mal ile CihadNevvaf Tekruri · Dua Yayıncılık · 200725 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.