Ne kadar söylerse söylesin aklın hep onları süzeceğinden korkan Mevlana’ya hak vermemesi elinde değildir.
Ruhunu doyuranların hep çevresindeki dostları olduğu bilinir bilinmesine de yalnızlığından da az beslenmemiş olduğunu anlarız bir taraftan.
İsrafı haram görürüz de nedir bu insanlara çok değer vermemiz peki? Gibi konular üzerine de çok düşünmüştür.
Öyle zarif ki dünyayı şiirden öte bir kurtarıcı hayra kavuşturamayacağına da inanır.
Halimizi hatırımızı soranların artık samimiyetten uzaklaştığını da düşünmektedir. Öyle ki bizi asıl düşünen hatırımızı değil yüreğimizi sormalıydı.
Ve daha nice konular. Konuşmayı pek sevmez. Onun için sohbet sonrasını düşünüp notlar almak ve yeniden düşünmek daha değerlidir. Satırlar arasında Zarifoğlu’nu daha da yakından tanıyoruz.