inanmak gelmiyor insanın içinden
gelmiyor dile düşünceler, sızlıyor en içten
yankılanır gibi her siren sesi,
en közlüsünden, yakar tüm bedenimi kor gibi
derdim sitem değil, haykırış değil
gökyüzümüz kirleniyor gibi günden güne,
bulutları katlayıp cebimize koyar gibi,
unutmamalıyız o öksüz mendil satan kızı,
yere savrulan o bedenini
işten çıkan kızını sağsalim eve götürmek için gelen baba,
annesinin gündelik işinden çıkışını bekleyen oğul,
kız kardeşinin hayali olan çantayı almaya gelen ağabey,
düşmemeliyiz, kanmamalıyız, alışmamalıyız kaybetmeye
kaldırımlar toprak kokusuyla can bulmalı,
kurumuş, koparılmış bedenlerle değil,
susayışı kanla değil, biribirini kucaklamayı bekleyen kalplerle giderilmeli,
mendil satan kız, cebindeki bozukluklarla ciklet almalı, yürümeli hürce o kaldırımlarda
bir kardeş olarak, bir abla olarak, bir baba olarak,
hadi düşün şimdi ey rahatına düşkün gönlüm,
böyle mi olmalı, solmalı mı ta en içten,
ver mendilci küçük hanım, bir paket peçete lazım
ıslanan yanaklara şemsiye lazım,
Aytaç Buğra Aksüt
varlığımız bütünlüğümüzle anlam bulur, toplumun birbirinden kopmasıyla değil. hayatlar küçük mutluluk şekerleriyle tatlanmalıdır, kahrolası insan dışı olaylarla değil, demem şu ki, akşam yemeğinde ne hazırsa sofrada, mutluca kötü haberler olmadan yiyebilmek, kalbin tamtakır hazır olmasıyla mutluluğa, bizim her hücremizle hazır olmamız hayata...