Gönderi

Hekimler nezdinde sabittir ki; hastanın hastalığı devam ettiği sürece, en değerli ve en güzel yiyecek de olsa gıda ona kesinlikle fayda vermez, hatta hastalığını daha da arttırabilir. Bu sebeple hekimler önce hastalığı yok etme düşüncesi ile meşgul olurlar. Sonra hastanın, mizacına ve durumuna uygun gıdalarla kuvvet kazanması için çalışırlar. İşte kalp hastalığına yakalanan insanın durumu da aynı böyledir. Allahü Teala'nın buyurduğu gibi:"Onların kalplerinde hastalık vardır." Dolayısıyla ona ne ibadet ne de taat hiçbir şey fayda vermez hatta zarar bile verebilir. "Nice Kur'an okuyucuları vardır ki; Kur'an onlara lanet eder." "Nice oruç tutan vardır ki; orucu açlık ve susuzluktan başka bir şey değildir." Aynı şekilde kalp doktorları da önce hastalığın yok edilmesini emrederler ki; bu hastalık kalbin Hakk Sübhanehu ve Teala dan başka bir şey ile ilgilenmesinden ibarettir. Hatta insanın kendi nefsi ile ilgilenmesidir. Çünkü insan sevdiği ve istediği her şeyi kendi nefsi için sever ve ister. Çocuklarını severse kendi nefsi için sever. Mallar, reislik, makam ve mevkide de durum aynıdır. Hakikat de onun taptığı, nefsidir. Dolayısı ile insan bu bağlılıklardan kurtulmadıkça kurtuluş ümidine yer yoktur.. {105.Mektup}
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.