Gönderi

Dindar ve ahlâklılık kavramları derinden düşünüldüğünde dindarlığın yüksek bir ahlâkı doğurması gerektiği açıktır. Fakat unutulmamalıdır ki din, ahlâkı sebep değil, sonuç olarak değerlendirir, her türlü eylemin değerinin Allah’la ilişkiden türetilmesini bir gaye olarak vazeder. Bu anlamıyla ahlâkın, bütün nefsânî istekleriyle Allah karşısında bulunan insan için ne denli güç ve ulaşılması zor bir hedef olduğu açıktır. Evet, dinî uygulamaların hem dindar olabilmek için hem de dindarlığın iktiza ettiği bir ahlâkî duyarlılığa sahip olabilmek için hazırlayıcı bir etkisi vardır. Yani mümin, ibadetleri çoğunlukla dindar olduğu için değil, dindar olabilmek için yapar. Uygulama bir tür hatırlatma, teşvik etme ve alıştırma işlevi görür. Dindarlaşma çabası, nefse karşı süregiden bir cihat olduğundan sürçmelene, hatalara ve yenilgilere maruz kalır. Mümin, ancak hazları ile kulluk talebinin kıskacında yoğrulduğunda dindarlığa ve onun gereği olan yüksek bir ahlâka mazhar olabilir.
Sayfa 206Kitabı okudu
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.